12 Eylül 2014 Cuma

Best Red Lips Ever! Sephora Cream Lip Stain 01

Çok iddialı bir başlık olduğunun farkındayım ancak sözümün arkasındayım. Karşıma aksini düşündürtecek bir ruj çıkmadığı takdirde gelmiş geçmiş en güzel kırmızı rujun bu olduğunu düşüneceğim. Bir de tabii her sevdiğim üründe olduğu gibi üretimden kaldırılmazsa.


Sephora Cream Lip Stain'ler tamamen mat, uzun süre kalıcı, likit rujlar. Bendeki rengi 01 numara tam bir kan kırmızısı. Oldum olası mükemmel kırmızı mat ruju aradım ve sonunda buldum. Saatlerce yiyip içebilirsiniz çünkü kesinlikle akmıyor, bulaşmıyor, dağılmıyor. Bioderma gibi temizleyiciler ile çıkması biraz uğraştırıcı ancak yağ bazlı ürünlerle çok rahat çıkıyor.


Klasik likit rujlar gibi sünger uçlu. Özellikle kırmızı bir ruj için en önemli şeylerden biri uygulama. Çünkü genelde kırmızı rujlar taştığı anda silseniz bile kırmızılığı kalıyor, dağılmış görünüyor. Bu sebeple sünger uç, klasik tüpteki rujlara kıyasla daha rahat ve sorunsuz uygulama sağlıyor. Ayrıca sabitlendiği için diğer kırmzı rujlarda olduğu gibi birkaç saat sonra dudakların kenarlarındaki ince çizgilere dolma da yapmıyor. Yani bunu sürün ve çıkın. Kenarlarından kapatıcı geçmeye gerek bile yok çünkü kendiliğinden zaten oldukça keskin görünüyor.

Üst: Mac Ruby Woo Alt: Sephora Cream Lip Stain 01

Benim için bundan önceki klasik mat kırmızı ruj Mac'ten Ruby Woo idi. Açıkçası Sephora'yı aldıktan sonra elim ona hiç gitmedi. Yukarıda farklarını görebilirsiniz. Sephora daha yoğun ve bir tık daha koyu iken Mac Ruby Woo biraz daha ince yapılı ve açık bir kırmızı. Ayrıca yapısından dolayı Mac dudağı feci şekilde kuruturken Sephora'da hiç böyle bir sorun yok. Dudağımda ne bir kuruluk ne de gerginlik yarattı.


Dudakta duruşu inanılmaz göz alıcı ve canlı. Ben bunu sürdüğümde sade bir ten makyajı yapıyorum. Gözüme far veya eyeliner sürmüyorum, hatta rimelsiz çıkmayan ben rimel bile sürmüyorum. Tek başına o derece etkileyici duruyor.

Ben yaklaşık 2 sene önce keşfettim bu ruju ve o zamana kadar hiç duymamama ve popüler olmamasına çok şaşırdım. Son zamanlarda yabancı Youtube kullanıcılarından AmeliaLiana bu ürünü biraz öne çıkardı da ufak tefek görmeye başladım. Bence kesinlikle hakkı yeniyor.

Elimde sadece bu rengi var ancak mercan/pembe gibi bir rengini de almayı düşünüyorum. Bana kalırsa en kötü özelliği renklerinin çok az oluşu ve çoğu renginde sim olması.

Son yıllarda buna muadil olarak birçok ürün çıktı. En rahat bulabileceğiniz sanırım Pastel'in çıkardığı 'Kissproof Lipstick'ler. Denediğim kadarıyla yapıları aynı. Kırmızısı Sephora'nınkinden biraz daha koyu. Ve maalesef onda da renk seçeneği sınırlı. Benim denediğim bir diğer alternatif de Türkiye pazarından çekilen Bourjois'ya ait. Renkleri çok güzel ve çeşitleri oldukça fazla ancak yapıları kesinlikle Sephora gibi değil.

Bu ürünü Sephora'larda bulabilirsiniz. Fiyatı yanılmıyorsam 35 tl civarı.



10 Eylül 2014 Çarşamba

2014 Sonbahar Ojeleri

Öncelikle şunu söylemeliyim ki başta oje blogları olmak üzere oje yazıları yazan herkese büyük saygı duydum. Hiç kolay bir iş değilmiş. Bu saygı ve selamlama kısmından sonra esas konuya dönelim: sonbahar ojeleri.


Açık konuşmak gerekirse ben hiçbir zaman mevsime göre oje ayıran bir insan olmadım.Yok bu kışın sürülür, yok şu çok koyu yazın sürülmez diyenlerden değilim. Bütün ojelerimi sever yılın her zamanında onları bağrıma basarım. Ancak sonbaharın gelmesiyle bütün mağazalarda bordolar, koyu yeşiller, karamel tonları vs. gördükçe insanın böyle renklere de hevesi geliyor. Ben de o yüzden bu zamana kadar özellikle sonbaharda sürdüğüm ve önümüzdeki sonbaharda da sürmeyi düşündüğüm ojeleri paylaşmaya karar verdim.


Rimmel London 60 Seconds - 711 Rain Rain Go Away


Belki çok iddialı bir laf olacak ama tek bir ojen olacak deseler seçeceğim renktir kendisi. İçinde çok hafif grilik barndıran bir bej. Benim yaz kış severek kullandığım bir oje ve sürdüğüm zaman rengini soran çok kişi oluyor. Arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum çünkü her cilt tonuna uyan bir rengi var bence. Kremsi yapıda, iki katta opak, fırça izi bırakmıyor ve çabuk kuruyor. Mükemmel oje değil de ne?



Rimmel London Salon Pro - 331 Sage Green


Rimmel benim ojede en sevdiğim markalardan biri. Yapıları güzel, fırçaları güzel, fiyatları uygun. Sage Green de yine griye dönük soluk bir yeşil. Ben böyle soluk renkli ojeleri çok seviyorum. Benim için joker renklerdir hatta. Mevsime takılmadığım gibi kıyafetime de oje uydurmaya çalışmam ama çok alakasız şeylerden de hoşlanmam. İşte böyle soluk renkler tam her şeye gidecek kıvamdalar. Bu da yine kremsi yapıda ve iki katta opak.



Flormar - 323 Cherry Dessert


Flormar'ın ojelerine isim vermesi tüm yurt çapında coşkuyla karşılandı. Ve bildiğim kadarıyla bu oje sadece numarası varken bile herkesin aklında kalacak kadar popüler bir ojeymiş. Ben kendisiyle oldukça geç tanıştım. Geçen sene siyaha yakın koyu bir bordo ararken aldım ve popülerliğine hak verdim. Gerçekten çok güzel bir bordo. İki katta opak oluyor. İçinde ışıltı, sim vs. yok ancak ben bu ojeye kremsi diyemem. Yani yapısı önceki bahsettiğim Rimmel ojeler gibi değil. Hiç jel oje kullanmadım ama bence yapısı biraz jelimsi gibi. Aşırı parlak duruşu da bundan kaynaklanıyor bence.




Kiko - 497


Kiko maalesef ülkemizde bulunmayan bir İtalyan komzetik markası. İnternette baktığım kadarıyla bu ojenin de Pearly Indian Violet gibi bir ismi varmış ancak üzerinde yazmadığı için emin olamadım. Nereden başlasam,nasıl anlatsam... Öncelikle gerçekten değişik bir renk. Bu oje bu senenin meşhur Chanel-Taboo ojesine muadil olarak gösteriliyor. Açıkçası Chanel'e sahip değilim ve elime alıp hiç bakmadım ama internetten gördüğüm fotoğraflara kıyasla çok benzediklerini söyleyebilirim. Rengini tarif etmek gerekirse koyu mürdüm/mor bir oje. İçinde kızıl/bakır yansımaları ve çok hafif mavi ışıltıları var. İşin ilginç kısmı tırnağınıza ilk katı sürdüğünüzde bariz lacivert şeffaf bir bazı var gibi duruyor. Ama iki katta lacivertlikten eser yok. Bu ojeyi bu kadar karmaşık anlatan başka biri var mıdır bilmiyorum ama oldukça güzel bir ton. Ben de önümüzdeki aylarda çok severek süreceğimi düşünüyorum.



Mac - Tropical


İsmi her ne kadar yazı çağrıştırsa da ve kendisi her ne kadar bir yaz koleksiyonu ile çıkmış olsa da ojenin rengi sonbahar diye bağırıyor bence. Bu rengi koyup koymamakta kararsızdım çünkü kendisini artık bulmanız pek kolay değil. Geçen seneki Temperature Rising koleksiyonunda çıkmıştı. Koyu kahverengi bir baz içerisinde bronz/kahve simlere sahip ve iki katta tamamen örtücü. Bunu bulamasanız bile Flormar'da da harika bronz/kahve simli, sedefli ojeler mevcut. Hatta sürekli çıkardıkları koleksiyonlarla yenilerini ekliyorlar. Bir göz atmanızı öneririm.(11 Kasım editi: Taksim Mac'te testerı hala mevcut. Orada bulunabilir.)


Benim bu sonbaharda severek kullanacağım ojeler bunlardı. Mac ve Kiko dışındakileri kolayca bulacağınızı düşünüyorum. Rimmel London Watsons mağazalarında, Flormar da kendi mağazaları, kioskları ve yine Watsons, Gratis gibi kozmetik mağazalarında bulunabilir.

Sevdiğim Dudak Nemlendiricileri

Hazır havalar yavaş yavaş soğumaya başlamışken ben de sizlerle sevdiğim dudak nemlendiriclerimi paylaşmak istedim. Sonbahar demek benim için koyu renkli mat rujlar demek. Dolayısıyla dudaklarımı iyi nemlendirmezsem çatlak dudaklar demek. Bu bir döngü halinde ilerliyor. Çatlamış dudakta koyu ve mat rujlar kötü görünüyor. Koyu ve mat rujlar da dudağı iyice kurutuyor derken böyle sürüp gidiyor.

Sanırım birçok kadının makyajla tanışması Nivea'nın hafif renk veren dudak nemlendiricileri ile olmuştur. Ben lise zamanımda o çok popüler vişneli haricinde her çeşidinden kullanmıştım sanırım. Vişnelinin kokusunu sevmediğimden benim için hafif renkli Nivea nemlendirici=çilekli.


O günlerden bugünlere pek çok şey değişti ve ben tam bir dudak nemlendiricisi bağımlısı oldum. Ama bugün sizinle en sevdiklerimi paylaşacağım.


Nuxe Rêve de Miel Lip Moisturizing Stick


Bu ürünün küçük kavanozda olan versiyonunu bilmeyen yoktur sanırım. Kendisi portakal kokulu ballı bir dudak nemlendiricisi. Aslında aylardır kavanozda olanını ha bugün ha yarın alırım diye erteliyordum. Tatilde dudak nemlendiricimi unutunca ve bunun da ikilisini uygun bir kampanyada görünce alıp denemek istedim. Stick versiyonu diğerinden daha farklı bir yapıya sahip. Daha önce onu da denemiş biri olarak bunun daha az nem verdiğini söyleyebilirim. Ama açıkçası dışarıdayken elimi kavonza sokup dudağıma krem sürmek yerine stick formda olanları daha pratik buluyorum. Şimdiye kadar nemlendirmesinden oldukça memnun kaldım. Kışın da benim için yeterli gelirse kendisi favorim olabilir.


Burt's Bees Replenishing Lip Balm


Yine bir "dudak nemlendiricimi evde unuttum" krizi sonucu en yakın kozmetik mağazasına girip alınmış lip balm. Burt's Bees de yine ballı dudak kremleriyle ünlü bir marka. Bendeki narlı olan. Açıkçası belki biraz renk verir umuduyla almıştım. Çok hafif bir renk veriyor sanırım ama dudakta belli olduğu pek söylenemez. Onun dışında gayet iyi nemlendiriyor. Ben bu kremi kışın montumun cebinde tutuyordum. Kremsiz kalmaktansa montun cebinde, çantada, masanın üzerinde birer tane nemlendirici bulunduruyorum artık (insan böyle böyle bağımlı oluyor işte.)


Blistex Lip Relief Cream


Herkes Blistex'in mavi kavanozdaki medplus'ını övedursun, ben favorimi buldum. Bu zamana kadar Blistex'ten çeşitli dudak nemlendiricileri denedim. Aralarında en yoğun nem veren kesinlikle bu. Aslında ben bu kremi günlük kullanımdan çok dudaklarım hafif çatlamışken sürüyorum. Kendisi krem yapıda ve gerçekten çatlamış dudakları rahatlatıyor. Mat rujlar süreceğim zaman da altına ince bir tabaka halinde bunu sürüyorum. Çok kalın sürerseniz dudağınızda beyaz beyaz durabilir. Tek sevmediğim yanı kokusu. Nane ile karışık kimyasal gibi bir kokusu var. Kokuya çok takılmazsanız gayet güzel bir nemlendirici.


Bir dudak nemlendiricisi bağımlısı olarak sadece üç favori seçmiş olmama şaşırıyorum açıkçası. Yine de genel olarak baktığımda bitse alacağım dudak nemlendiricilerim bunlar olur. Nuxe'ü eczanelerden veya çeşitli internet sitelerinden, Burt's Bees ve Blistex'i de Watsons, Gratis gibi mağazalardan rahatlıkla bulabilirsiniz.

Sevgiler.

9 Eylül 2014 Salı

&Other Stories "Organza Coral" Allık

İlk yazı için Türkiye'de bulunmayan bir marka ile başlamak ne kadar mantıklı bilmiyorum. Ama kendisi koleksiyonumun son üyelerinden biri olduğu için ve kullanmadan önce fotoğraflarını çekip paylaşmak istediğim için blogun ilk konuğu oldu.

Marka hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse &Other Stories maalesef ki ülkemizde bulunmayan ancak benim çok sevdiğim bir İsveç markası. Kendisi gibi H&M grubuna bağlı bir diğer hayran olduğum marka COS geçtiğimiz yıl Zorlu Center'a açıldığından &Other Stories konusunda da içimde küçük bir umut var.

Bir İskandinav hayranı olarak markaya sayfalarca methiyeler düzebilirim ancak konudan kopmamak adına artık allıktan bahsetmek istiyorum.


Öncelikle şunu söylemeliyim; &Other Stories bir kozmetik mağazası değil. Ancak kendisi bir giyim mağazasına göre kozmetik konusunda oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Allıkları, rujlarına ve ojelerine göre daha az çeşide sahip olsa da çok sık karşıma çıkmayan değişik renkleriyle beni etkilemeye yetti. Seçtiğim renk "Organza Coral", adında her ne kadar coral geçse de daha çok içinde çok hafif mercan barındıran bir açık turuncu. Çok alışıldık bir renk olmadığının farkındayım ancak beyaz tende böyle açık renklerin çok güzel durduğunu düşünüyorum.


Yapısı oldukça yumuşak, hatta bu zamana kadar kullandığım en yumuşak allık diyebilirim. Bu sebepten biraz tozutma sorunu var ancak bu benim için çok problem değil. Şeffaf akrilik ambalaja sahip ve 5.5 gr. (referans olması açısından Mac allıklar 6 gr, Nars allıklar ise 4.8 gr) Şu ana kadar birkaç kere kullanma imkanım oldu ve kalıcılığı konusunda iyi bir performansa sahip olduğunu söyleyebilirim. Yalnız açık renkli allıkların diğer renklere göre biraz daha az kalıcı olduğunu düşünüyorum.


Kendisi fotoğrafta da görüldüğü üzere acemi bloggerlığın kurbanı oldu biraz. Bu swatch konusunu en kısa zamanda çözmeyi umuyorum. Yukarıda direkt uygulanmış hali, aşağıda da (umarım ekranınızda daha belirgin görünüyordur) dağıtılmış hali var.


Allıkla ilgili bir diğer hoşuma giden detay ise üzerindeki yazı oldu. Satın almama etkisi var mıdır bilinmez ama kendisi Shakespare'in "Romeo ve Juliet"inden bir söz. Ve maalesef kullandıkça siliniyor.


Kısacası şu an allıklarım arasında en sevdiklerimden biri oldu bile. Hatta bir tane daha almadığıma pişmanım (çok güzel bir bordo/vişne çürüğü vardı mesela.) Hakkında olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey ambalajı. Kapanmıyor. Yani alıştığımız gibi bir kilit sistemi yok (nasıl anlatılır bilmiyorum ama o tık sesi gelmiyor işte.) Ben bu allığı Milano'daki mağazasından almıştım. Eğer yurt dışında yaşıyorsanız veya gitme durumunuz varsa mağazalarına www.stories.com adresinden bakabilirsiniz. Belli ülkeler için internetten alışveriş seçeneği de mevcut. Fiyatı 12€.

Son olarak ilk postum olması sebebiyle fotoğrafların biraz acemiliğime geldiğinin farkındayım. Hepsini yavaş yavaş çözmeyi umut ediyorum.

Sevgiler.

Merhaba

Yıllardır sadık bir blog okuyucusu olarak sonunda ben de kendi blogumu açmaya karar verdim. Şu an için kafamda çok net bir fikir olmasa da burada makyaj vs. ağırlıklı paylaşımlarda bulunmayı planlıyorum. Kısaca kendimden bahsetmem gerekirse 26 yaşında, hayatı çoğunlukla iş ve okul arasında geçen biriyim. Dolayısıyla makyaja ne kadar ilgim olsa da bu benim için hobi olmaktan öteye geçmiyor. Zaman buldukça bildiklerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Umarım karşılıklı olarak keyifli zaman geçiririz.

Sevgiler.