6 Eylül 2017 Çarşamba

The Ordinary Serum Foundation & Coverage Foundation

The Ordinary'nin cilt bakım ürünlerinin birçoğundan memnun kalınca geçtiğimiz aylarda çıkardıkları fondötenleri de denemek istedim. Diğer bütün ürünleri gibi bu fondötenler de çıktığı andan itibaren epey ses getirdi.



Yoğun kapatıcı formüllü Coverage fondöten ve daha hafif yapılı olan Serum fondöten olarak iki çeşidi var ve ikisi de SPF15 güneş koruması içeriyor. Küçük plastik bir şişede ve NARS benzeri mat bir pompayla geliyor. Bu sebeple pompanın bir iki kullanımda çok kirlenmesi olası. Kapağı yok ancak pompa kilitlenebiliyor, yine de seyahat için biraz riskli bulduğumu söylemeliyim. Eğer uygun bir kapak bulursanız boyutu ve ambalajının hafifliği sebebiyle seyahat için çok iyi olabilir. Her iki formülde de pembe(P), nötr(N), nötr-gümüş(NS), sarı(Y), sarı-altın(YG) ve kırmızı(R) alttonlarda toplamda 21 renk bulunuyor. Açıkçası internetten hiç denemeden fondöten sipariş etmek biraz riskli olsa da bu konuda Wayne Goss'un videosunu kendi adıma oldukça faydalı buldum.

Çok yoğun ve kapatıcı fondötenlerden hoşlanmadığım için ilk tercihimi Serum fondötenden yana kullandım. Yapısı su gibi ve kullanmadan önce iyice çalkalamak gerekiyor, ciltte duruşu hafif nemli ve kapatıcılığı da benim beklentime göre oldukça yüksek. Renk olarak MAC Face&Body fondötende C1, Studio Fix'te NC20 kullanan birisiyim ancak cildim daha nötre yakın. Bu sebeple 1.2N renginin bana uyacağını düşündüm ve düşündüğüm gibi de oldu. Rengi bire bir NARS'ın renkli nemlendiricisinin Finland rengiyle aynı. Açıkçası NARS'ın cilt ürünlerinin hiç hoşlanmadığım yavruağzı bir tonu olduğunu düşünüyorum ve bunda da o ton var ancak cildime sürdüğümde hiç sırıtmadı. Yine de şunu söylemeliyim alt tonu beklediğimden daha sarıya dönük, Face&Body C1 rengi bunun yanında kesinlikle daha nötr kalıyor. Ben ilk olarak fırça ile sürmeyi denedim ve nefret ettim. Kesinlikle homojen durmadı, kuruluklarımı çok belli etti. Sünger ile uyguladığımda sonuç daha iyiydi. Bu fondöteni yaklaşık 3 aydır çeşitli aralıklarla denedim ancak hala net bir fikir oluşturamadım. Bazı günler gözüme çok güzel görünüyor bazı günler ise gerçekten korkunç duruyor. Hatta şunu ekleyeyim bu fondöteni sürdüğüm bir gün ilk defa makyajımla ilgili olumsuz yorum aldım. Ne zaman çok güzel ne zaman kötü duracağı belli değil yani. 

Serum fondötende yaşadığım hüsrandan sonra bir daha The Ordinary fondötenlere elimi sürmeyi düşünmüyordum ama benim gibi Serum fondöteni beğenmeyenlerin Coverage fondöten ile ilgili olumlu yorumlarına denk gelince yine merakıma yenik düştüm. İnternette bulabildiğim karşılaştırmalı swatchlardan 2.0N renginin alt tonunun daha nötr olduğunu ve renginin de çok koyu olmadığını düşünerek bu sefer 2.0N rengini sipariş ettim. Alt tonunda o sevmediğim yavruağzı tonu olmasa da cildime koyu geldi ancak bu tamamen benim hatam. 1.2N renginin cildime tam geldiğini bile bile bu rengini sipariş ettim. Yine de fondöten konusunda elim hafif olduğundan çok belirgin bir koyuluk olmadı ancak bir daha alırsam 1.2N alırım. Yapı olarak Serum fondötenden daha yoğun, standart bir fondöten yapısında. Açıkçası kapatıcılık olarak da çok büyük bir farkı olduğunu düşünmüyorum. Yine de kapatıcılığı serum fondötene göre daha artırılabilir gibi. Ciltteki duruşu da Serum fondötene benzer şekilde nemli ve doğal. Cildim kuru olduğu için Serum fondöteni daha çok seveceğimi düşünmüştüm ancak Coverage fondöten kesinlikle cildimle daha iyi bütünleşti. Hem fırça ile hem de sünger ile kullanımı da rahat.

Toparlamak gerekirse fiyatına göre fena değil ancak öyle söylendiği gibi gelmiş geçmiş en güzel fondötenler olduğunu da düşünmüyorum. Bu fiyat aralığında çok güzel ve daha kolay ulaşılabilir fondötenler var. Yine de almak isterseniz benim tavsiyem Coverage fondötenden yana olur. Ayrıca cildiniz çok çok belirgin şekilde sarı alt tonlu değilse mutlaka N kodlu nötr olanlardan almanızı öneririm. 

15 Ağustos 2017 Salı

The Ordinary | İnceleme-2

Bir süredir yoğunluktan yalnızca bloga değil detaylı cilt bakımına da ara vermek durumunda kaldım. Ancak elimde yorumlanmayı bekleyen fazlaca ürün olduğundan denediğim The Ordinary ürünlerini birkaç parça halinde yazmaya karar verdim. Kendi sitesindeki gibi retinoid ve vitaminler, asitler, nemlendiriciler-yağlar ve diğerleri şeklinde denediğim bütün ürünlerden kısaca bahsedeceğim.

Öncelikle şunu itiraf etmek gerekirse The Ordinary'nin popülerliği benim de biraz başımı döndürdü. Her ürününü seveceğimden çok emindim, yine de pozitif önyargımı yıkmaya çalıştım. Nitekim sevdiğim kadar çok bayılmadığım ürünler de oldu.



Lactic Acid 5% + HA 2%: Laktik asit bir AHA (alpha hydroxy acid) çeşidi. AHA içeren ürünler temelde kimyasal ekfoliasyon işlemi yapıyor ve cilt dokusunu ve hiperpigmentasyonu düzeltme görevi görüyor. Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan AHA'li ürünler genelde başka bir AHA çeşidi olan glikolik asit içeriyor. Laktik asit glikolik asite kıyasla daha büyük moleküler yapıya sahip olduğundan daha az iritasyona yol açtığı söyleniyor. Daha önce glikolik asit kullanmış biri olarak cildim asitlere alışkın olmasına rağmen ilk defa laktik asit kullanacağım için bu ürünün 5% olanını aldım. Eğer cildinize güveniyorsanız 10% olanı da var. Yapısı akışkan, içeriğinde HA olmasına rağmen ciltte çok nemli bir his bırakmıyor. İritasyonu engellemek için de Tasmanian pepperberry kullanıldığından hafif biberimsi bir kokusu var. Başta çekinerek kullandığım bir ürün olmasına rağmen cildimde hiçbir yanma, karıncalanma veya iritasyona sebep olmadı. Ben genelde haftada birkaç gün salisilik asitle beraber kullandım. Oldukça da memnun kaldım. Eğer nazik bir ürün arıyorsanız ve AHA içeren ürünleri seviyorsanız deneyebilirsiniz.

Glycolic Acid 7% Toning Solution: Markanın tonik formunda olan tek asit ürünü bu. Bahsettiğim gibi glikolik asit de bir AHA çeşidi. Laktik asit ile benzer işleve sahip olmasına rağmen daha küçük moleküler yapıya sahip olduğundan daha derin bir eksfoliye işlemi gerçekleştiriyor. Açıkçası benim asitli ürünler ile tanışmam glikolik asitle olduğundan mı bilmiyorum ancak ben bu ürünü laktik asitten daha çok sevdim. Asitli bir tonik olmasına rağmen nemlendirici bir etkiye sahip, ciltte kesinlikle gergin bir his bırakmıyor. Bunun sebebi aloe vera, gliserin gibi nemlendirici içerikler barındırması diye düşünüyorum. Ayrıca yine iritasyonu engellemek için Tasmanian pepperberry içeriyor ancak laktik asitteki koku bunda yok. Stoklarda çok çabuk tükenen bir ürün olduğundan ulaşması biraz zor (ben satın aldıktan tam 3 ay sonra elime ulaştı).  Asitli tonikleri seviyorsanız denemelisiniz.

Salicylic Acid 2% Solution: Salisilik asit diğer bir asit türü olan BHA (beta hydroxy acid). BHA'ler da yine ciltte ekfoliasyon işlemi sağlıyor ancak daha derine etki ediyor. Özellikle tıkanmış gözenekler, ve yağ birikmesi gibi problemler için iyi bu yüzden sivilceli veya siyah noktalı ciltlerin sevdiği bir içerik. Benim cildim kuru olduğundan bu ürünü genelde burnuma veya zaman zaman çıkan hormonal sivilcelerimin üzerine noktasal olarak uyguluyorum. Siyah noktalar konusunda başka yöntemler de uyguladığımdan direkt çok etkili mi bilemiyorum ancak yardımcı olduğu kesin. Su bazlı bir formülü var ve hiçbir şekilde kuru hissettirmiyor. Bana göre tek sıkıntısı yapısı ki o da sıkıntı sayılmaz sanırım; sürdükçe beyazlaşıyor, yayınca o beyazlık gidiyor. Herhangi bir topaklanma sorunu vs. yok yani. Diğer ürünlerin aksine bu 15ml.'lik bir şişede geldiği için tüm yüzünüze uygulayacaksanız biraz çabuk bitebilir ancak benim gibi bölgesel uygulayacaksanız uzun süre gider. Ben şimdilik şişenin yarısındayım ve benim için çok da olmazsa olmaz değil ancak uygun fiyatı sebebiyle tekrar alabilirim. (Güncelleme: Bu ürünün bende ufak sivilcelere sebep olduğu konusunda ciddi şüphelerim var. Bittiğinde tekrar almayacağım.)

AHA 30% + BHA 2% Peeling Solution: Gelelim markanın en güçlü asit ürününe. Bu ürünü ilk çıktığında merak etmiştim ancak yalnızca profesyonel kullanım için dediğinden gözüm korkmuştu ve almaya niyetim yoktu. Ne zaman ki birkaç yorum gördüm bir cesaretle bu ürünü de sipariş ettim. Bu ürün iki asit türünün de bütün çeşitlerini (laktik, glikolik, tartarik, salisilik, sitrik) kombinasyonunu içeren ve konsantrasyonu oldukça yüksek bir ürün. Diğer asit ürünlerinin aksine maske olarak kullanılıyor ve ciltte en fazla 10 dakika bekletilip suyla durulanması tavsiye ediliyor. Koyu kırmızı bir renge sahip olduğundan sürerken kendinizi Madam Lalaurie gibi hissetmeniz olası. Ben ilk aldığımda oldukça endişeliydim. İlk olarak bileğimin iç kısmında denedim ve sürdüğüm anda kezzap dökmüşüm gibi bir hisle karşılaşacağımı düşündüm ancak hiç öyle olmadı. Nitekim yüzümdeki ilk denememde 5 dakika kadar beklettim ve hafif bir karıncalanma haricinde bir şey hissetmedim. İkinci deneyişimde ise öyle bir yanma hissettim ki 5 dakika bile bekleyemeyeceğimi düşündüm ancak yanma iyice hafifledi ve yüzümü yıkadığımda hiçbir kızarıklık veya iritasyon oluşmadı. Sonraki kullanımlarımda en ufak bir karıncalanma dahi hissetmedim. Bu reaksiyonların cildin o zamanki durumuna göre de değişiklik gösterdiğini düşünüyorum. Böyle bir ürün kullanacaksanız cilt bariyerinizi güçlendirici ürünler ile rutininizi desteklemenizi tavsiye ederim. Ben bu ürünü genelde haftada bir veya iki haftada bir uyguluyorum, damlalığı bir kez sıktığım kadarı tüm yüzüme yeterli oluyor. Gerçekten de şimdiye kadar denediğim en etkili ekfoliasyon ürünü bu diyebilirim. Bunu kullandığımda cildim başka hiçbir üründe olmadığı kadar aydınlık, pürüzsüz ve yumuşak oluyor. Ben bittiğinde kesinlikle tekrar alacağım ancak asitlere yeni başlayan veya cildi çok hassas olan kişilere tavsiye etmem.

Azelaic Acid Suspension 10%: Denediğim bütün ürünler içerisinde benim için gizli kahraman bu ürün. Azelaik asit benim daha önce duymadığım bir içerikti ancak faydalarını görünce merak etmeden duramadım. Azelaik asitin sivilceleri engelleme, cilt tonunu düzeltme ve benim için en önemlisi kızarıklıklara iyi gelme gibi vaatleri var. Ayrıca yatıştırıcı etkisi sebebiyle rosacea sorununa da en iyi etki eden içeriklerden biri olduğu söyleniyor. Ürünü ilk aldığım zaman silikonlu yapısından dolayı hiç sevmesem de düzenli olarak kullanmaya devam ettim. İyi ki de devam etmişim çünkü beni en çok şaşırtan ürün bu oldu. Cildimdeki etkisi gerçekten gözle görülür şekilde iyi. Kızarıklıklarım ve ara sıra çıkan hormonal sivilcelerim azaldı, cilt tonu ve dokusu gözle görülür şekilde iyileşti. Rutinime eklediğimden beri cildim en iyi zamanlarını yaşıyor. Yapısı silikonlu olduğundan gündüzleri makyaj altına baz gibi bile kullanılabilir diye düşünüyorum. Bu da bittiğinde -ki çok az kaldı- kesinlikle tekrar alacağım bir ürün.

Elimdeki bütün asit ürünleri bu şekildeydi. Asitli ürünler kullanırken mutlaka güneş kremi kullanmak gerektiğini de hatırlatayım. Düzenli olarak güneş kremi kullanma alışkanlığınız yok ise -ki bence kesinlikle olmalı- bu ürünler ile cildinize yarardan çok zarar verirsiniz. Elimdeki diğer The Ordinary ürünlerini ya topluca uzun bir yazıda toparlayacağım veya bahsettiğim gibi kategorilere bölerek yazacağım. Cilt bakımı haricinde bir de alıp bir süredir kullandığım serum fondöten hakkındaki yorumlarımı da kısa zamanda paylaşacağım. Şimdilik markanın yakında satışa çıkaracağı Resveratrol 3% + Ferulic Acid 3% ürününü ve güneş koruyucularını da merakla bekliyorum.


11 Ağustos 2017 Cuma

Inglot AMC Lip Pencil #16, #19, #23

Makyaja merakım yeni başladığı sıralar Inglot'un da Türkiye'ye yeni girdiği zamanlardı. O zamanlar şimdiki kadar çok marka alternatifi olmadığından ve Inglot da uygun fiyata geniş ürün yelpazesi sunduğundan benim sık alışveriş yaptığım yerlerden biri haline geldi. O sebeple benim için yeri hala ayrıdır.


Geçtiğimiz aylarda Inglot mağazasına denk geldiğimde girip biraz dolandım. Yıllar önce aldığım bu kalem rujları görünce de ne kadar sevdiğimi hatırladım. O zamanlar kalemtıraşla açılır şekildeydi, şimdi asansörlü biçime getirmişler. Arkalarında kendi kalemtıraşları da bulunuyor, eğer ucunu sivriltmek isterseniz kullanılabilir. Yapı olarak tamamen matlar ancak dudağı kurutmuyorlar ve sürümleri rahat.


Soldan sağa: 16-19-23

Bir süredir aklımda bir pembe/nude ruj almak vardı. Sanırım bu yüzden elim ilk olarak 16 numaraya gitti. 16 numara soluk, pembeliği ağır basan bir nude diyebilirim. Ten renginiz çok açık değilse muhtemelen nude kısmı daha baskın gözükecektir. Tam olarak benim aradığım renk olmasa da dudağımda duruşunu çok sevdim. Belki çok iddialı olacak ama bütün rujlarım arasındaki favorim bu olabilir hatta.

19 numara kızıl kahvemsi bir renk ancak çok kiremit rengi gibi değil biraz daha hafifletilmiş soluk bir tonu var. Son günlerde en çok elimin gittiği renk bu. Özellikle yalnızca rimel kullandığım hafif göz makyajlarıyla beraber kullanmayı çok seviyorum.

23 numarayı alma sebebim bir Snapchat filtresi. Geçtiğimiz aylarda klasik çiçekli bir filtrede buna benzer renkte bir ruj vardı. Çiçeklerden mi bilmiyorum bana tam baharlık, fresh bir görüntü gibi geldi ve çok sevdim. O yüzden 23 numaralı bu pembeyi seçtim. Çok özel bir renk değil belki ama birçok makyaja uygun orta tonlu, çok canlı olmayan bir sıcak pembe.


Aldığım günden beri ne zaman başka markadan bir ruj baksam önce Inglot'a bakayım diye aklımdan geçirecek kadar çok sevdim bu rujları. Hatta son zamanlarda düğün makyajı için de harika olacakları düşüncesindeyim. Günlük olarak da yanıma alıyorum, ince olduklarından sürmek çok rahat geliyor.

Bulunduğunuz şehirde Inglot mağazası yoksa internet sitesinden de alışveriş yapabilirsiniz. Mat rujları seviyorsanız ve kullanımı pratik bir ürün arıyorsanız da bu rujları kesinlikle öneririm.


24 Nisan 2017 Pazartesi

The Body Shop Shade Adjusting Drops-Lightening

En sevdiğim ten ürünlerini sanırım hep yaz sonu almışım ki renkleri yılın geri kalan zamanlarında cildime biraz koyu kalıyor. Şimdiye kadar bunları elimdeki diğer açık renk ten ürünleriyle karıştırıp kullanıyordum. The Body Shop'un bu ürününü duyduğumda daha az ürünle daha pratik bir şekilde ürünlerin rengini açabileceğimi düşündüm.


The Body Shop Shade Adjusting Drops-Lightening fondötenin yapısını değiştirmeden rengini açmayı vaat eden bir ürün. Ürün renk açma vaadini yerine getiriyor ancak fondötenin yapısını da kesinlikle değiştiriyor. Açıkçası alırken bunu tahmin ederek aldım. Yine de bir umut belki yapısını da severim diye düşünüyordum, sevmedim. Ben bu ürünü favorim olan, cildimde en doğal, yokmuş gibi duran iki ürünle (Bourjois Helathy Mix ve Flormar BB Cream) denedim. İkisinde de cildimdeki o 'yok gibi' görüntüyü götürdü.


Rengi tamamen beyaz değil, içerisinde hafif pembelik bulunduran bir renk. Koyulaştırıcı ürününün fondötenin rengini grileştirdiğini okumuştum ancak açıcı olanın pembeleştirdiğinden kimse bahsetmemiş. Ürün fondötenin sadece yapısını değil alt tonunu da değiştiriyor haliyle. Bu tabi biraz kullanıma da bağlı olabilir. Eğer kullandığınız ten ürününe oranla çok az miktar kullanırsanız bu sorunla karşılaşmayabilirsiniz.

Bence bu ürün en ideal sonucu yarım ton kadar açmak istediğiniz ten ürünleriyle kullanıldığında veriyor. Eğer ürününüzün rengini birkaç ton açmayı hayal ediyorsanız yapısını ve rengini değiştireceğini bilmekte fayda var. Ben muhtemelen bu bittiğinde başka bir renk açıcı almak yerine yine açık renkli ten ürünleriyle devam edeceğim.


19 Nisan 2017 Çarşamba

The Ordinary | İnceleme-1

Kozmetiğe merakım on yıla yakın bir zamandır var. Her ne kadar yeni şeyler almaya devam etsem de ilk yıllardaki gibi beni heyecanlandıran ürünler artık pek olmuyor. Geçtiğimiz senenin sonlarına doğru bu durumu değiştiren bir şey oldu. Deciem adlı firma, The Ordinary altında cilt bakımı dünyasını sarsan ürünler çıkardı. Bu kadar ses getirmesinin sebebi The Ordinary'nin klinik olarak kanıtlanmış içerikteki birçok ürünü çok uygun fiyatlara satması. Dahası birçok ünlü markanın benzer ürünlerini hala yüksek fiyatlardan satarken bunu yapması.

Makyaj ürünlerinde muadil bulmak kolayken cilt bakımında işler biraz değişiyor. Mesele doğrudan içerik olduğu için cilt bakımında pahalı ürünlerin muadilini bulmak da zor haliyle. Maalesef ülkemizde cilt bakımı açısından seçenekler sınırlı. İçeriği iyi ürün bulmak hali hazırda zorken uygun fiyatlı muadil aramak hayal. Cilt bakımı dediğimiz konu sonsuz bir derya. Bu yazıyı da detaylı bir cilt bakımı yazısına dönüştürmeden aldığım ve bir süredir kullandığım ürünlerden bahsetmek istiyorum.


Ürünlerle ilgili genel yorumlarıma geçmeden önce cilt bakımına gerçekten çok ilgiliyseniz ve cilt bakım ürünleri sizin için "canlandırıcı maske", "nemlendirici serum", "sivilce karşıtı temizleme jeli" gibi şeylerden ibaret değilse bu yazı sizin için daha anlamlı olacaktır. Her içeriği en ufak detayına kadar anlatmayacağım çünkü. Ben de içeriğe dair bütün bildiklerimi kendi araştırmalarım sonucu öğrendim. Herhangi bir uzmanlığım yok. Burada paylaştıklarım tamamen kişisel deneyimlerim. Eğer cildiniz hassas veya çok sorunluysa lütfen bir uzmana danışın. Aynı ürünün her ciltte aynı etkiyi göstermediğini de bilmek gerek. Aldığınız ürünleri yüzünüze sürmeden önce kolunuzda, kulak arkanızda vs. küçük bir alanda da test etmekte fayda var. Uzun ve didaktik bir paragraf olduğunun farkındayım ancak belirtmeden geçmek istemedim.

Ürünlere geçmeden önce kendi cilt tipimden de bahsetmek istiyorum. Cildim oldukça kuru ve nemsiz. Özellikle kışın pullanma sorunu yaşıyorum. 29 yaşındayım ve ufaktan ince kırışıklıklara el sallıyorum. Yüz üstü yatmak mimikten sayılırsa bir de "haddini aşan mimik (yastık izi) kırışıklıklarım" var.

The Ordinary ürünlerinin birçoğu serum formunda damlalıklı şişelerde geliyor. Bazıları da klasik tüp şeklinde. Gün ışığına hassas içerikteki ürünler de UV korumalı koyu renkte şişelerde bulunuyor. Ambalajlarının sadeliği benim gibi renkli ve süslü ambalajları sevmeyenler için harika.

%100 Organic Cold-Press Rose Hip Seed Oil: Rose Hip Seed yağı doğal bir A,C ve E vitamini kaynağı. Aynı zamanda Omega 3,6,9 yağ asitleri ve linoleic ve oleic yağ asitleri açısından da zengin. Cildin özellikle foto-yaşlanmasını geciktirici etkisi var. Bu üründen beklentim cildimi anında değiştirmesi değil. Zaten cilt bakımımda yağ kullanmayı seviyorum. İçerik olarak iyi bir yağ olduğu için bittikçe alacağım ürünlerden biri. Kokusunun biraz balık gibi olduğuna dair yorumlar var. Açıkçası bana da hafif balığı andıran bitkisel bir kokusu var gibi geldi ancak rahatsız edici bulmadım. Cildimin durumuna göre akşam nemlendiriciden önce veya sonra kullanıyorum. Diğer bir siparişimde Marula yağını da denemeyi düşünüyorum.

"Buffet": Diğer ürünlerinin aksine "Buffet" yüksek oranda tek bir içeriğe odaklanmak yerine birçok  farklı içeriği beraber sunan bir serum. İçeriğinde de kırışıklık karşıtı olan matrixyl ve peptidler barındırıyor. Ayrıca amino asitler ve nemlendirmeye yardımcı hyaluronic asit içeriyor. Son zamanlarda asya cilt bakımında çok dikkatimi çeken fermente probiyotikler de var bu serumda. Anlayacağınız içerik olarak çok zengin. Yapısı akışkan bir jel gibi. Bu üründen de kısa vadede kırışıklıklarda büyük bir beklentide değilim ancak diğer ürünlere yardımcı olarak içeriği mükemmel bir serum. Nemlendirme etkisi de çok iyi. Hem sabah hem akşam kullanıyorum. İkinciyi aldım bile. Bittikçe alacağım diğer bir ürün.

Niacinamide 10% + Zinc 1%: Niacinamide sebum dengeleyici bir B vitamini. Çinkonun da cildi yatıştırıcı ve iyileştirici etkisi var.  Sebum dengeleyici bir içerik olmasına rağmen niacinamide aynı zamanda nemlendirici bir etkiye de sahip. Cildi kurutan ve matlaştıran bir ürün kesinlikle değil yani. Ürünün sivilce lekelerini azaltma gibi bir etkisi de olduğu söyleniyor dolayısıyla bu ürünü özellikle sivilce problemi olanların çok seveceğini düşünüyorum. Benim cildim her ne kadar kuru olsa da çoğunlukla yağlı ciltlilerin muzdarip olduğu bir konudan ben de muzdaribim: geniş gözenekler. Gözeneklerin açılıp kapanan şeyler olmadığını ve genetik olduğunu kabullendim. Ancak bu ürünün gözenek görünümünü azalttığını duyduğum an listeme ekledim. Bu tarz ürünler kullandığınız sürece etkili oluyor, dolayısıyla kalıcı bir gözenek görünümünü azaltma beklemeyin. Niacinamide ve C vitamininin birlikte kullanılmaması tavsiye ediliyor. Ben de genelde gündüzleri C vitamini kullandığımdan bu ürünü akşamları kullanıyorum. Açıkçası yapısı dolayısıyla da zaten akşamları tercih ederdim. Tek sevmediğim yanı yapısı oldu. Bu ürünün üzerine sürdüğünüz ürünleri yayarak uygularsanız bir miktar topaklanma yapıyor. Bittiğinde alıp almamakta kararsızdım ancak ürünü iki haftalık kullanmadığım bir sürede etkisini anladım. Bittiğinde muhtemelen tekrar alacağım.

Retinol %1: Retinol bir A vitamini. Özellikle yaşlanma karşıtı olarak kullanılsa da cilt dokusunu düzeltme, düzensiz cilt tonunu ve gözenek görünümünü azaltma işlevi de var. Ah retinol... Bu ürün ile ilgili deneyimimi kaydetseydim retinolle ilgili bir kamu spotu olarak kullanılabilirdi. Daha önce retinol kullanmamıştım ancak bir süredir rutinime böyle bir ürün eklemek aklımdaydı. Bu ürünü kullanmadan önce haftada bir kez Lactic Acid 5% kullandığımdan (onunla ilgili deneyimlerimi biraz daha kullandıktan sonra paylaşacağım) ağır geleceği endişesiyle retinol kullanmaya biraz çekindim. İnternette gördüğüm birkaç kişiden birbirini iyi tamamlayan ürünler olduğunu duyunca da  denemeye karar verdim. Ürün silikonlu bir makyaj bazı kıvamında, sürdüğümde de aynen öyle bir etki gördüm. Herhangi bir yanma, iritasyon yaşamadım. Cildim retinole alışık olmadığından soyulma bekliyordum ve ona göre yoğun nemlendiricilerle önlemimi almıştım da. Ertesi gün uyandığımda cildim gayet kendi halindeydi; kızarıklık, soyulma, pullanma yoktu. Ancak beni en çok şaşırtan şey yanağımda bir senedir oluşmuş ve gittikçe büyüyen hafif kırmızı bir leke ciddi derecede azalmıştı. Ürünün öyle bir vaadi olmamasına rağmen. Retinolden olduğunu düşünüyorum çünkü her kullanışımdan sonra daha da azaldığını görüyorum. Herhangi bir soyulma problemi yaşamadığım için o gazla ertesi akşam Lactic Acid ürününü de kullandım. İşte bu noktada kamu spotu devreye girebilir: Yapmayın! En azından cildiniz benimki gibi hassassa ve alışkın değilse. O hafta boyunca ne kremler, ne yağlar sürdüm bilmiyorum. Cildim deli gibi soyuldu. Soyulmaktan kastım pul pul dökülmek değil, bildiğiniz soyulmak. Sonraki haftalarda (ürünü haftada bir kullandım bu arada) yine az da olsa soyulma yaşadım, git gide de azalıyor. En çok etkisini gördüğüm ürün bu oldu. Bahsettiğim gibi hem yanağımdaki lekeyi neredeyse yok etti, hem de kırışıklık görünümüm ciddi şekilde azaldı. Açıkçası bu kadar çabuk bir etki beklemiyordum çünkü böyle ürünlerin etkisi en az birkaç ay kullanımla anlaşılıyor. İkinci siparişimde iritasyona sebep olmadığı söylenen Advanced Retinoid 2% ürününü de aldım. Onu da deneyeceğim, benzer bir etki görürsem muhtemelen onunla devam ederim. Her halükarda bu iki üründen biri de bittikçe tekrar alınacaklar listemde.
Not: Retinol veya asit kullanacaksanız gün içerisinde güneş koruyucu kullanmanız şart. Bence retinol veya asit kullanmasanız da şart.

Hyaluronic Acid 2% + B5: Bu ürünü ikinci siparişimde aldım ve diğerlerine kıyasla daha kısa bir süredir kullanıyorum. Hyaluronic acid nemi çeken bir içerik. Yani yüzünüze sürdüğünüzde havadaki nemi cildinize çekiyor. Bu serumda da beş farklı hyaluronic asit molekülü kullanılmış ve yüzün yalnızca üst katmanına değil daha derine de etki etmesi amaçlanmış. Bu serumun yapısı da yine akışkan bir jel gibi. Sürdükten sonra biraz yapışkan bir his bırakıyor. Nemsiz ciltler için uygun fiyatlı güzel bir serum. "Buffet" olmasaydı bunu tekrar almayı düşünebilirdim ancak o bana nemlendirme için de yeterli geliyor dolayısıyla bunu şimdilik tekrar almayı düşünmüyorum.

Şu an elimde The Ordinary'den birçok ürün var. Hepsinin etkisini anlayabilmek için tek tek deneyimlemeye çalışıyorum. Genel olarak da zaten on adımlık cilt bakım rutinleri bana göre değil. Cilt bakımımı mümkün olduğunca sade birkaç etkili üründen yana tutmaya gayret ediyorum. Firmanın kendi sitesinde de tek seferde üçten fazla ürünün kullanılmaması tavsiye ediliyor.

Ürünlerin satışı Türkiye'de yok ancak Türkiye'ye gönderim yapan birçok site mevcut. Kozmetik alışverişi hala yasaklı olduğundan alışveriş yaparken bu durumu da göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim. Elimdeki diğer ürünleri kullandıkça yorumlarımı paylaşmaya devam edeceğim.