Evet, uzun zamandır yazmak istediğim konuyu nihayet bugün yazıyorum. Bloga çok hevesli başlayıp bir süre ara vermemin sebebinden daha önceki yazılarımda biraz bahsetmiştim. Bugün de benim için en ağır basan kısmından bahsetmek istiyorum.
Benim kozmetikle tanışmam bundan 6-7 yıl öncesine dayanıyor. Kozmetik bloglarının yeni yeni popüler olduğu ve forumların revaçta olduğu dönemlerde bir güzellik forumunda buldum kendimi. Kozmetiğe dair hiçbir şey bilmeyen benim için yeni bir deryaydı adeta. Şunu söyleyebilirim ki bu işe araştırarak girdiğim için pek de fazla kaybolmadım. Ne istediğimi bilerek yavaş yavaş makyaj dünyasına adım attım.
Bugüne geldiğimizde elimde birkaç çekmece dolusu makyaj malzemem var. Zevklerim değişti, ürünler geldi ve gitti. Eskiye oranla daha az ve daha sıklıkla kullandığım ürünler kaldı. Şunu fark ettim ki ben artık doymuşum. Başlardaki 'her şeyi deneyeyim' hevesim bitti çünkü sevdiğim şeyleri buldum. Elbette ki daha iyisini bulma hevesi, merakı bitmiyor ancak bir insanın ne kadar fondötene, ne kadar maskaraya ihtiyacı olabilir ki?
Şu dönem hayatımın her alanında sadeleşmeye çalıştığım bir dönem. Yaşam tarzım, kıyafetlerim ve tabii ki kozmetik ürünler. Çünkü biliyorum ki almanın sonu yok. Tüketim çılgınlığı insanı ele geçiriyor.
Bu işten keyif almak bir yana çok gereksiz tüketiyoruz. Kendimi de dahil ederek söylüyorum; makyaj blogları ve Youtube kanalları da bu tüketimi körüklüyor. Benim bu blogu açmaktaki amacım makyaja yeni başlayanlar veya zaten bu konuyla ilgilenenlere birazcık olsun yardımcı olabilmek ve benim almaya değer bulduğum/bulmadığım şeyleri paylaşmak. Yeni çıkan her şeyi deneyeyim hevesim yok. O yüzden burada da öylesine değil, gerçekten sevdiğim ve kullandığım ürünleri paylaşıyorum.
Kozmetik seven bir insan olarak bunun kolay bir iş olmadığının farkındayım. Birden bire bir makyaj çantası kadar ürünle yapamayacağımı da biliyorum. Ancak eskisi kadar bilinçsizce, sadece almış olmak için ürün almamaya özen gösteriyorum. Elimdeki ürünleri kullanmaya çalışıyorum. Yenileri almak beni mutlu değil huzursuz ediyor çünkü alıp da kullanmadığım ürünleri gördükçe içim sıkılıyor.
Sadeleşmeye gittiğim bu dönemde uyguladığım/uygulamaya çalıştığım birkaç şeyi de faydalı olabileceğini düşünerek paylaşıyorum:
1- Ürünleri gözden geçirin: Yeni ürün aldıkça eskiler arkaya atılır, çekmece diplerinde kaybolur. Periyodik olarak ürünleri gözden geçirip kullanılmayacak durumdakileri atmak en önemlisi. Sonuçta kozmetik ürünlerin belli bir kullanım ömrü var. Yapısı, kokusu değişen her şey çöpe gitmeli.
2- Bir al-bir ver: Aslında kural çok basit. Gerçekten istediğiniz bir ürün aldığınızda bir diğerini vermek. Ailenizde veya çevrenizde kullanabilecek birileri vardır mutlaka. Yoksa da süslü sözlük gibi platformlarda hem takas hem de hibe gibi seçenekler mevcut. O ürünü sizden daha çok sevip kullanabilecek birilerine hediye edebilirsiniz. Hediye etmeden önce ürünleri temizleyip alkolle dezenfekte ettiğinize emin olun.
3- Ürünlerle duygusal bağ kurmaktan vazgeçin: Evet, o far koleksiyon ürünü olabilir, o ruj size hediye gelmiş olabilir. Kullanmadıktan sonra ne anlamı var? Gerçekçi olun ve kullanmadığınız ürünleri elinizde tutmayın.
4- Gözden ırak, gönülden ırak: Benim kullanıp faydalı bulduğum bir yöntem bu. Evet, çekmecemde duruyor olması çok hoşuma gitse de belli ürünler var ki hiç kullanmıyorum. Böyle ürünleri ayırıp bir kutuya kaldırıyorum. Bir süre sonra o kutuya bakıyorum ve o zamana kadar o ürünlerin eksikliğini hissetmemişsem direkt eşe dosta gidiyor.
5- Stoklamayın: İndirimlerin cezbettiğinin farkındayım. Ancak özellikle kozmetik mağazaları sık sık indirime giriyor. Benim indirimdeyken alıp da hala kullanmaya fırsat bulamadığım ürünlerin üzerinden yüzlerce indirim daha gelip geçti. Gerçekten gerek yok.
6- İhtiyacınızın farkında olun: Kendinize bir liste oluşturun. Kozmetik çoğunlukla ihtiyaç değil keyif meselesi ama kırk tane birbirinin aynı kahverengi fara ihtiyacınız yok. Alışverişinizi bilinçli yapmaya özen gösterin. Benzer ürünlerden on tane alacağınıza gerçekten istediğiniz bir ürünü almaya çalışın. Özellikle de indirimlerde aklınızda hiç olmayan şeyleri uygun fiyatlı diye almayın.
7- Elinizdeki ürünlerin farkında olun: Hep aynı ürünlere yönelmekten vazgeçin. Ürünlerinizi dönüşümlü olarak kullanın. Mümkünse kendinize haftalık bir makyaj çantası hazırlayın ve o hafta boyunca sadece onları kullanmaya özen gösterin. Bir sonraki hafta da yine ihmal ettiğiniz başka ürünlerle devam edin.
Dediğim gibi bir kozmetiksever için kolay bir iş değil ancak bu tüketim çılgınlığı insanı psikolojik olarak da yoruyor. Bir şeylere bağımlı olduğumuzu hissediyoruz, makyajsız kendimizi çirkin buluyoruz vs... Yapılan bir araştırmaya göre parayla satın aldığımız şeylerdense yaptıklarımızın mutluluğu daha uzun sürüyormuş. Yeni bir yıl yeni kararlar demek. Bu yeni yıla girerken siz de tüketim çılgınlığınızı durduramazsanız bile yavaşlatın. Paranızı altmış beşinci kırmızı rujunuz yerine arkadaşınızla kahve içmeye ayırın, seyahate çıkın. Allıklar, kapatıcılar yerine güzel anılar biriktirin.
Sevgiler.