18 Eylül 2016 Pazar

NYX Full Throttle Lipstick - Locked

NYX Bağdat Caddesi'nde mağaza açtığından beri gidip denemek istediğim birçok ürünü vardı. Full Throttle rujları da onlardan biriydi. Geçtiğimiz günlerde mağazaya gidip seride rengini en çok beğendiğim Locked ruju satın aldım.



Vişne çürüğü mat bir ruj almak bir süredir aklımdaydı. Locked tam istediğim gibi güzel bir vişne çürüğü. Yapı olarak da klasik mat rujlardan biraz farklı. H&M'in Lip Colour-To-Go serisindeki mat rujlara benziyor. Yapı olarak jel göz kalemleri gibi olduklarını okumuştum. Gerçekten de sürümü kremsi ve yumuşak. Bir süre sonra sabitlenip kadifemsi bir matlığa ulaşıyor. Dolayısıyla dudakta diğer mat rujlar gibi kupkuru bir görüntüsü de hissi de yok. Yine de bunun mat bir ruj olduğu gerçeğini kabul ederek uzun saatler sonunda dudağı kurutabileceğini unutmamak lazım. Sabitlendiği için sürdükten birkaç saat sonra o dudak kenarlarındaki çizgilere ince ince dağılma sorunu da yok ki en sevdiğim özelliği bu oldu. Lip Throttle rujların waterproof özelliği de bulunuyor. Bundan kasıtları eğer bir şeyler içmeye dayanıklı olmasıysa, evet oldukça dayanıklı. Likit mat kalıcı rujlar gibi. Onlar gibi tamamen transferproof değil ancak bardağa vs. bulaşan bir yapısı da yok.



Biçim olarak klasik rujlardan daha ince bir tüpte geliyor. Kapağın üstünde rengini gösteren bir kısım da var. Rujun üst kısmı başlangıçta köşeli, değişik bir biçime sahip ancak birkaç sürümde bu görüntü gidiyor. İlk kullanım için kolaylık sağlasa da uzun vadede pek de işe yarar bir özellik değil.



Son olarak bu rujlar bence klasik ruj kategorisinde piyasadaki en başarılı rujlar. NYX'in diğer serilerinin gölgesinde kalması yazık olmuş. Eğer likit ruj furyası size göre değilse ve onlar kadar kalıcı ruj arıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. Şu an seride çok fazla renk seçeneği yok ama umarım en kısa zamanda daha fazla renk eklenir.

NYX için genel bir eleştiri de stok sorunu. Almayı düşündüğüm birkaç ürün vardı ancak hiçbirini bulamadım. Mağaza karanlık ve dağınık. Umarım kısa zamanda bu sorunları da çözerler çünkü birçok markada bulunmayan güzel ve uygun fiyatlı ürünleri var.

Bu ürünü NYX mağazasında 21 TL'ye bulabilirsiniz.


5 Ağustos 2016 Cuma

İnceleme | Sleek Matte Me Likit Mat Ruj

Sleek ülkemize yakın zamanda gelen markalardan biri. Dört gözle beklenen ürünlerinden biri de şüphesiz likit mat rujlarıydı. Ben de iflah olmaz bir likit mat ruj hastası olduğumdan iki rengini aldım: Birtdhay Suit ve Fandango Purple.



Ben bunları bir yurt dışı seyahatimde Sephora'dan aldım. Sleek markasının Türkiye'ye geleceğini biliyordum ama Birthday Suit o kadar popülerdi ki bulamam diye panikledim adeta. Tamamen büyük bir gazla aldım yani. Sonuç: hayal kırıklığı. Hala Kat Von D'yi bırakıp bunları aldığıma inanmak istemiyorum. Öyle bir akıl tutulması.

Öncelikle beğendiğim özelliklerinden bahsedecek olursam matlığı tam benim sevdiğim gibi, yapısı kuruyan ve bulaşmayan cinsten. Sürdükten sonra kuruması biraz zaman alıyor ancak bence bu büyük bir problem değil. Hatta avantaj bile sayılabilir çünkü özellikle Fandango Purple sürülürken o kadar çizgi çizgi kalıyor ki hızlı kurusa muhtemelen düzeltme fırsatım olmazdı. Uygulama zorluklarının yanı sıra kalıcılıkları ortalamanın altında. Dudak ortasından yavaş yavaş silinirken pütür pütür oluyor, hatta genel olarak silinirken parça parça çıkıyor. Bir şeyler yiyip içtiğinizde dudaklarınızda o pütürlüğü fazlasıyla hissedebilirsiniz.



Benim aldığım renklerden meşhur Birthday Suit somon-nude arası bir renk. Dudağımda deneseydim pek ilgimi çekmezdi sanırım. Bence o kadar da özelliği olan bir renk değil çünkü. Neden bu kadar abartıldığını anlayamadım. Diğerine kıyasla rengi açık olduğundan dudakta çizgi çizgi durma sorunu bunda pek yok neyse ki. Fandango Purple ise magenta-fuşya gibi bir renge sahip. Böyle güzel bir rengin bu kadar kötü bir yapıya sahip olması beni gerçekten üzüyor. Favorilerimden olabilirdi.

Kısacası piyasada kolayca bulabileceğiniz daha güzel alternatifler var. Sleek'in avantajı farklı ve güzel renklere sahip olması. Eğer bunları denememiş olsaydım yeni serideki renklerinden birkaç tanesini daha alırdım.

"Ne olursa olsun ben rengini çok beğendim, uğraşırım." diyorsanız bu ürünü Gratis'lerde bulabilirsiniz.

3 Ağustos 2016 Çarşamba

2016 Temmuz Favorileri

2016'nın ilk favoriler yazısı bu zamana kısmetmiş. Aslında bu ay diğer aylara kıyasla epey az ürün kullandığımı fark ettim ama ufak da olsa neleri sevdiğimi paylaşmak istedim.

Yaz gelince çoğu insan gibi bana da makyaj yapmak zor geliyor. Hele ki cilt ürünü kullanmaya elim hiç gitmiyor. Yazlık makyaj rutinim genellikle kaşlarımı doldurma, ruj ve bazen de allıkla bitiyor. Zaman zaman bu üçlüye bir de maskara eşlik ediyor.



Kiko birkaç ay önce Türkiye'de açılmasına rağmen ben birkaç hafta önce gitme fırsatı buldum. Daha önce renkli maskarasını kullanmıştım ancak diğer maskaralarına pek bakmamıştım. Çok fazla çeşit var ve neredeyse hepsine bayıldım. Fırçasını, daha önce kullanıp çok beğendiğim Make Up Forever Smoky Extravagant maskaranın fırçasına çok benzettiğimden Kiko Volumeyes Active maskarasını almaya karar verdim. Kirpiklerimi yapıştırmadan belirginleştirdi. Denediğim diğer Kiko maskaraların da çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra birkaç maskarasını daha denerim muhtemelen.

Ruj tazelemek benim yapmayı hep atladığım bir işlem. Belki de bu yüzden likit mat rujlara bu kadar düşkünüm. Onlar kadar belirgin olmasın ama dudaklarımda hafif doğal da bir renk olsun, tazelemekle de uğraşmayayım dediğim zamanlarda lip stainler en büyük yardımcım. Sephora'nın son indiriminde aldığım Sephora Lip Infusion Lip Stain-10 Red Essence aldığımdan beri elimden düşürmediğim bir ürün oldu. Yapısı yarı saydam biraz gloss gibi ancak dudağınızda durdukça o parlaklık gidiyor ve rengi kalıyor.

Makyaj yapmayı azalttım ancak cilt bakımını abarttım. Şu sıralar uzun zamanadır olmadığı kadar düzenli cilt bakımı yapıyorum ve deli gibi yeni ürünler araştırıyorum. Origins Out of Trouble maske aslında aklımda olmayan bir üründü. Clear Improvement ve Drink Up Intensive maskelerinden birini denemek isteyip karar veremeyince bunun da içinde bulunduğu üçlü küçük boy bir set bulup almaya karar verdim. Diğerlerini henüz denemesem de bu maskeye bayıldım. Ara sıra çıkan ufak sivilcelerim, kızarıklıklarım ciddi şekilde azaldı. Makyajsız gezebilmemi biraz da buna borçlu olduğumu düşünüyorum.

Geçtiğimiz günlerde Instagram'da duşta kullandığım ürünleri paylaşmıştım. H&M Revelation duş yağından da detaylı şekilde bahsedeceğimi söylemiştim. Belki bu ürünle ilgili nihai fikrimin oluşması için bacaklarımın kuruluktan en çok muzdarip olduğu kış aylarını beklemem gerek ama şu anda bile farkı görebiliyorum. İçerisinde cildi nemlendirmeye yönelik birçok yağ mevcut ve suyla temas ettiğinde beyaz kremsi bir yapıya dönüşüyor. Duştan sonra gerçekten de vücudum yumuşacık oluyor. Kokusu da çok kalıcı.

Bu yaz her yer, her şey "pembe" diye bağırmıyor mu? Ben soluk pembeyi hep sevmişimdir ama ojede yıllardır hiç tercih etmediğim bir renkti pembe. Bu yaz bunu değiştirmeye karar verdim ve H&M Chalky Pink ojeyi aldım. Aklımdaki pembe değildi ama sürdüğümde trnaklarımdaki duruşuna bayıldım. Soluk ve yumuşak bir tonu var. Normalde ayaklarıma sürdüğüm belli başlı iki üç renk vardır ama yazın başından beri bunun haricinde bir şey sürmedim henüz. H&M ojeleri genel olarak da şu an piyasada bulabileceğiniz en güzel ojeler bence.

Son olarak kozmetik dışı bir favorimden bahsetmek istiyorum. Şu sıralar Youtube'da keyifle izleyebileceğim yeni kanallar arayışındayım. Hep belli başlı şeyler izleyince tekrara sarıyor artık. Bahsedeceğim kanal: StyleLikeU Bir süredir aboneydim ve birkaç videolarını izlemiştim. Geçtiğimiz haftalarda The What's Underneath Project serilerinin çoğunu izledim ve çok sevdim. Eğer siz de makyaj kanalları haricinde farklı bir şeyler izlemek isterseniz göz atmanızı tavsiye ederim.

31 Temmuz 2016 Pazar

İlk İzlenim | Colourpop Bae Far

Geçtiğimiz günlerde Instagram hesabımdan son Colourpop alışverişimi paylaşmıştım. Bu seferki alışverişimde likit rujların yanında çok övülen farlarından da denemek için bir tane aldım. Artık eskisi kadar çok far kullanmıyorum. Elimde de çoğunlukla doğal tonlar olunca değişik bir renk tercih etmek istedim. Hem Temptalia'da en iyi Colourpop farları arasında 1. sırada olması hem de kullanamayacağım kadar uçuk bir renk olmaması sebebiyle de Bae rengine karar verdim.



Öncelikle Colourpop farlarını denediyseniz veya yorumlarını gördüyseniz yapılarının 'farklı' olduğunu biliyorsunuzdur. Kremden toza dönüşen bir yapıdan bahsediliyor. Kişisel deneyimime dayanarak söylemeliyim ki bunlar bildiğiniz krem far. Oldukça yumuşaklar ama bu yumuşaklık kremsi toz far yumuşaklığı değil kesinlikle. Kullandığım diğer krem farlarla kıyaslayacak olursam MAC paint pot veya Benefit krem farları gibi bir kremsilik de yok aslında. Ben yapısını en çok Kiko'nun krem farlarına benzettim.



Yapılarının bu şekilde kremsi olması da uygulama şeklini değiştiriyor elbette. Kendi aldığım renk için konuşmam gerekirse standart far/karıştırma fırçası tarzda bir fırçayla uygulamak neredeyse imkansız. En başarılı sonucu sentetik, düz ve sert yapılı bir fırçayla veya parmaklarımla uygulayarak aldım.



Bae içerisinde turkuaz ışıltılar olan morumsu bir bordo. Bu farı tercih etmemdeki diğer bir sebep de her yerde çok hoş duochrome efektinden bahsediliyor olmasıydı. Şimdi burada Colourpop hakkındaki bütün yorumları çürütmeye çalışmayacağım ancak bu far tam olarak duochrome da değil. Bence bunun en büyük sebebi bu farın sedefli değil simli olması. Daha önce MAC Club gibi bir far denediyseniz ve aynı etkiyi bundan beklerseniz hayal kırıklığı yaşamanız olası. Işığa göre rengi değişiyor ancak ben tam olarak beklediğim duochrome efektini gördüğümü söyleyemeyeceğim. Sanki bordo bir far üzerine turkuaz yansımalı bir sim sürülmüş gibi daha çok. Bu etkiyi de almak için bahsettiğim şekilde sert bir fırçayla veya parmaklarla uygulamak gerekiyor, yoksa yalnızca bordo bir far ve içerisinde ufak tefek birkaç turkuaz ışıltı elde ediyorsunuz. Işıltıları daha belirgin olsun diye ıslattığım bir far fırçasıyla da denedim, çok fark yaratmadı. Bu farı uygulayacaksanız bahsettiğim gibi bir fırçayla veya parmaklarla hafifçe bastırarak uygulamak en iyisi. Farı sürüklediğiniz anda simleri gidiyor çünkü. Dolayısıyla gözün katlanma bölgesinde bu farı tam performansla uygulamak ve dağıtmak da çok zor.




Son yorumuma gelecek olursak Bae gayet güzel bir far. Rengi farklı. Yine de denemiş olsam muhtemelen almazdım. Ben farı parmaklarımla uygulamayı seven biri değilim. Belki de bu sebeple bana güzelliği verdiği zahmete değmezmiş gibi geldi. Yine de rengini çok beğendiyseniz ve uygulamadaki zorluklarını göze alıyorsanız deneyebilirsiniz.


27 Temmuz 2016 Çarşamba

El ve Tırnak Bakımı

Çocukluktan beri ojeye çok düşkünüm ancak bu zamana kadar hiç profesyonel manikür yaptırmadım. Birkaç ay önce büyük bir hevesle ilk manikürümü yaptırmak için bir salona gittiğimde ise tırnaklarımın manikür yapmaya uygun görülmemesiyle hüsrana uğrayarak mekandan ayrıldım. 



Tırnaklarımın manikür yapmaya değer bir durumda olmamasının sebebi boylarının kısa olması ve kütiküllerimin de pek belirgin olmamasıydı. Yaptırsam sadece nemlendirmeden ve oje sürülmesinden ibaret bir manikür olabilirdi gerçekten de. Bunun üzerine belki de benim evde yaptığım bakım da benim için gayet yeterlidir diye düşündüm.

Çok sık oje süren biriyim, bu sebeple maniküre öncelikle ojelerimi silmekle başlıyorum. Şimdi burada tırnak bakım önerilerinde hep atlanan spesifik bir ürün önereceğim. Ben ojelerimi silmek için Watsons mağazalarında satılan Superdrug asetonsuz oje çıkarıcıyı kullanıyorum. Açıkçası asetonsuz olup olmaması ile çok ilgilenmiyorum ancak bu ürünün tırnaklarımda gözle görülür bir fark yarattığı ortada. Benim tırnaklarım çok uzamayan, çabuk kırılan bir yapıya sahip. Bunların da ötesinde en büyük problemim tırnaklarımın soyulması. Bu oje çıkarıcıyı kullandığımdan beri tırnaklarımdaki soyulmalar ciddi şekilde azaldı. Kısa tırnak kullanmayı daha çok seviyorum o yüzden çok fazla uzatmıyorum ama tırnaklarımın kırılmadan uzadığını da fark ettim. Bu ürünle ilgili internette çok olumlu yorumlar okumadım ama çevremde annem de dahil olmak üzere tırnak soyulması problemi yaşayan herkes çok memnun.

Ojelerimi çıkardıktan sonra esas manikür kısmına geçiyorum. Ben ellerimi ılık suda bekletmek yerine bu kısmı duştan sonra uyguluyorum. Daha önce bir favoriler yazımda bahsettiğim Sally Hansen Instant Cuticule Remover'ı tırnak diplerime uyguluyorum. Çok fazla bekletmeden de ufak bir kütikül itici ile itiyorum. Benim kullandığım küçük plastik olan bir manikür setinin içinden çıkmıştı sanırım. Uçları çabuk deforme olduğundan tahta çubukları bu işlem için pek sevmiyorum. Tırnak etlerimi kesmiyorum. Sanrım bunun zararlı olduğunu manikür yapan herkes söylüyor. Ben açıkçası kesmeye çok ihtiyaç duymuyorum. Belki artık itmeye alıştığım için olabilir. Yine de bazen ufak tefek çıkıntılar olduğunda Sephora'dan aldığım kütikül makasını kullanıyorum. Bunu çok beğenme sebebim de ucunun diğer manikür makaslarına kıyasla küçük olması. Böylece etrafına zarar vermeden ufak düzeltmeleri rahatça yapabiliyorum.

Gelelim şekillendirmeye. Dediğim gibi kısa tırnak kullanmayı tercih ediyorum. Bu sebeple törpüleyerek kısaltmak yerine tırnaklarımı kesiyorum. Kikkerland marka bu bakır rengi tırnak makasını Watsons'tan almıştım. Bazıları korkunç olduğunu düşünse de bence oldukça sevimli :) Tırnaklarımı kestikten sonra son şeklini vermek için törpülüyorum. Bunun için de çoğunlukla kağıt törpü kullanıyorum. En memnun kaldıklarım Watsons'tan aldığım QVS markasına ait, bir tarafı beyaz bir tarafı yeşil renkli bu törpüler. Hem dayanıklılar hem de ince olduklarından kısa tırnaklarda çalışmak daha rahat. Tırnaklarımdaki soyulmalar için ise Sephora'dan aldığım 4 taraflı tırnak üstü törpüsünü kullanıyorum. Bu işlemi çok fazla yapmamaya özen gösteriyorum çünkü tırnak üstünü törpülemek zaten zayıf olan tırnaklarımı inceltiyor. Yalnızca soyulan kısımları hafifçe törpülemek yeterli geliyor. Bütün bu işlemler bittikten sonra ellerimi yıkayıp bir tırnak fırçasıyla fırçalıyorum.

Tekrar oje sürmeden önce ellerimi ve tırnaklarımı mutlaka nemlendiriyorum. Bunun için de Kräuterhof (evet, ismini Google'dan kopyaladım) el ve tırnak kremini kullanıyorum. Bu kremi arkadaşıma dermatolog önermiş. Ben de ilk kez onda görüp denedim ve o günden beri birkaç tüp bitirdim sanırım. Tırnaklarımın güçlenmesinde, kırılmaların azalmasında bu ürünün payının da fazla olduğunu düşünüyorum. Meyveli, çiçekli veya vanilyalı pasta gibi bir kokusu yok ancak ben kokusuna da bayılıyorum. Gönül isterdi ki güzel bir ambalajı olsun, dikkat çeksin, daha çok insana ulaşsın. Watsons, Gratis gibi kolayca ulaşabileceğiniz mağazalarda satılıyor, sık sık da indirime giriyor. Görürseniz mutlaka deneyin.

Nemlendirici sürdükten sonra bir süre beklemek gerekiyor. Eğer çok fazla bekleyecek zamanım yoksa tırnaklarımın üstünü hafifçe silip oje sürüyorum. Fotoğrafa eklemeyi unuttuğum ve çok sevdiğim bir üründen de bahsetmeden geçemem: Essence oje düzeltici kalem. Başka markalarda da benzer ürünler mevcut. Her ne kadar oje sürme becerime güvensem de özellikle koyu renkli ojelerde çok pratik bir kurtarıcı oluyor. Şimdiye kadar sevdiğim bir base coat veya top coat bulamadım. Piyasada bulunan ve çok övülen birçok markayı denedim ancak hiçbirinden memnun kalmadım. Eğer bana önerileriniz olursa, paylaşırsanız sevinirim.

7 Şubat 2016 Pazar

İnceleme | Golden Rose Longstay Liquid Matte Lipstick

Blogun içeriğini tamamen likit mat rujlarla doldurmaya niyetlendim sanırım. Şaka bir yana böyle kolay ulaşılabilir markaların alternatifleri artırmasına seviniyorum.


Golden Rose'un mat likit ruj serisinde 12 renk bulunuyor. Bazılarının içinde hafif de olsa ışıltı var ancak dudakta ne kadar belirgin durur bilemiyorum. Ben seride gözüme en farklı gelen 10 numarayı aldım.


10 numara Colourpop Trap rengine ulaşamayanlar için oldukça iyi bir alternatif. Stantta ışıklardan dolayı mı bilmiyorum diğerlerinin arasında kapatıcı gibi bej bir renk olarak görünmüştü gözüme fakat elimde denediğimde gri-leylak bir rengi olduğunu fark ettim. Önceki yazımda bahsettiğim gibi bu renklere son zamanlarda ilgim arttığı için de en ilgimi çeken renk de bu oldu. Renk olarak Colourpop'tan çok az daha açık ve daha soğuk tonlu. Yine de dudakta çok farklı durmuyor.


Elimdeki diğer mat likit rujlarla kıyaslayacak olursam yapısını Pastel ve Sephora'ya benzettim. Colourpop'ların sıvı yapısına kıyasla biraz daha kremsi. Ancak bu kremsilik NYX veya Note gibi bir kremsilik değil kesinlikle. Yani dudaklara sürüldüğünde kremsi bir his kalmıyor, tamamen matlaşıp sabitleniyor. Bu açıdan Colourpop'a kıyasla daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.

Aplikatörü de Pastel gibi yassı ve oval. Sanırım sevmediğim tek özelliği bu oldu. Sephora veya Colourpop gibi 'doe foot' denilen açılı klasik lipgloss aplikatörlerin kullanımını daha rahat buluyorum.

Serideki diğer renklere çok bakma fırsatım olmadı ancak 10 numara gibi farklı bir renk de gözüme çarpmadı. Umarım renk seçenekleri biraz daha artar. Mat likit rujlar bu kadar popülerken ve piyasada bu anlamda bir boşluk varken daha değişik renklerin olmaması bence yazık olur.

Bu rujlara Golden Rose mağazalarından ve stantlarından 17 tl'ye ulaşabilirsiniz.

21 Ocak 2016 Perşembe

İnceleme | Colourpop Ultra Matte Lip Likit Ruj

Bloga nadir yazan bir insanım ve bu, mat likit rujlarla ilgili üçüncü yazım. Herhalde buradan mat likit rujlara düşkünlüğüm anlaşılıyordur.


Bugün Colourpop markasına ait Ultra Matte likit rujlardan bahsedeceğim. Her ne kadar istediğim matlıkta olduğunu tahmin etsem de ilk alışverişte çok da riske girmemek adına iki rengini sipariş ettim: Bumble ve Trap. Sipariş verirken en çok zorlandığım şeylerden biri renk seçimi oldu. Çünkü bu rujlar ilginç bir şekilde herkeste ve her swatchta farklı görünüyorlar. Yine de Bumble'ın benim için risksiz bir renk olacağını biliyordum. Bumble basit bir renk gibi görünse de çok ara bir renk olduğundan tarif etmesi biraz zor. Benim açık tenimde çok hafif pembelik barındıran soluk kiremit-kırmızı durdu. Pembe ve kiremit birbirine çok zıt gibi dursa da rengi gerçekten öyle. Trap ise risk aldığım bir renkti. Tüpte gördüğümde çok şaşırdım çünkü grimsi bir renk beklerken neredeyse nude bir renk geldi. Ama dudağa sürüldüğünde tüpteki renginden farklı olarak gerçekten de grimsi bir leylak rengine dönüyor. Kendime soğuk tonları çok yakıştırmıyorum ama Colourpop'ta bu kadar farklı renk seçenekleri varken değişik bir renk denemek istedim ve çok beğendim. Hatta bundan sonra alacağım renkleri de yine böyle griler, kahve-morlardan seçmeyi düşünmeye başladım. 


Yapıları benim en sevdiğim yapıdaki Sephora ve Pastel gibi olur diye düşünmüştüm ancak beni o konuda şaşırttı. Yine de bu zamana kadar denediklerim arasında duruş olarak en çok benzeyenler de bunlar oldu. Sephora ve Pastel'in kremsi yapısına kıyasla Colourpop rujlar daha akışkan, neredeyse su gibi, incecik. İlk sürdüğümde dudağımda neredeyse hiç yokmuş gibi hissediyorum. Tabi belli bir süre sonra iyice sabitlenince kuruluk hissi de geliyor. İnce yapısından dolayı da dudak çizgilerini daha fazla belli ediyor. Çok fazla mat likit ruj kullandığımdan mıdır bilmem ya dudaklarım alıştı ya da ben öncesinde ve sonrasında dudaklarımı iyi nemlendirdiğim için dudaklarımı mahvetmeden mat ruj kullanmayı öğrendim. Benim beklentim süper mat duruş ve kalıcılık olduğundan o konudaki beklentimi fazlasıyla karşıladı. Saatlerce yeme içmeye rağmen hiç silinme olmadı.

Bana göre en kötü özelliği elbette ki Türkiye'de bulunmaması. Fiyatlarını kıyaslarsak neredeyse Pastel gibi (6$) ancak ulaşması bir o kadar da zor. Eğer bir şekilde alma imkanınız olursa kendi sitelerinde online olarak satılıyor. Ben aldığımda ücretsiz kargo kodu da vardı. Almadan önce internette kısa bir arama yapılarak buna benzer kampanyalarına ulaşılabilir. Eğer Amerika'dan alma imkanınız yoksa ve güvenebiliyorsanız Instagram'da satış yapan hesaplara bakabilirsiniz.

19 Ocak 2016 Salı

Hollanda Kozmetik Alışverişi

Herkese mutlu yıllar! 2015 en iyi yılım olmasa da buraya yazdığım yeni yıl kararlarımı okuyunca birçoğu konusunda oldukça iyi bir noktada olduğumu düşünüyorum. İsteklerimden biri de yeni şeyler denemek, yeni yerler görmekti. Ben de bu yılbaşını ilk kez gittiğim Hollanda'da geçirdim.


Aslında böyle bir yazı yazmayı düşünmüyordum ancak gitmek isteyenler için birkaç önerinin iyi olabileceğini düşündüm. Ben Hollanda'da yaşayan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimden ve genel amacım gezmek olduğundan alışverişe pek vakit ayırmadım. Yine de uğramak istediğim birkaç yere gittim. Nasıl olsa bir daha giderim umuduyla alışverişimi biraz kısıtlı tuttum ancak ya bir daha gidemedim ya da gittiğimde mağazalar kapanmıştı. Yeri gelmişken belki bu bilgiyi vermek de faydalı olabilir: Hollanda'da mağazalar çok erken kapanıyor. Farklı günlere göre değişiklik gösterse de en işlek yerlerde bile akşam 6-7 civarı birçoğu kapanıyor. Bunlara en turistik yerdeki hediyelik dükkanlar bile dahil.



Muhtemelen benim burada bahsedeceğimden çok daha fazla alternatif vardır ancak ben aldıklarım ve gördüklerim üzerinden ilerleyeceğim. Gittiğim her şehirde varsa uğramadan geçmediğim &Other Stories ile başlayabilirim. En son gittiğimde kozmetik reyonunda kendimi kaybetsem de bu sefer giyim ve aksesuara daha çok yöneldim. Blogumdaki ilk yazımda &Other Stories'den bahsetmiştim. Kendisi H&M'e ait bir marka. H&M'in yenilenen güzellik ürünleriyle kıyaslayacak olursam ojelerinin birçoğu aynı. Fiyat olarak H&M daha uygun olduğundan bu sefer o kadar gözümü döndürmedi. Geçen sefer alıp çok sevdiğim el kremini ve aynı kokunun vücut spreyini aldım. Nasıl olsa bir daha giderim dediğim ve gidemediğim yerlerden biri olarak uzun zamandır aklımda olan Canvas Taupe isimli allığını da alamamış oldum. Eğer Nars Doucer allığı arıyorsanız ve buraya gitme imkanınız olursa bu allığa bakabilirsiniz. Bildiğim kadarıyla &Other Stories sadece Amsterdam'da var. Yine benzer bir H&M markası olan COS ise kozmetik satmasa da birkaç şehirde var.

Yine bir kozmetik mağazası olmayan Urban Outfitters da Amsterdam'da bulunuyor. Buraya da daha çok giyim, aksesuar ve ev ile ilgili ürünler için uğradım. Kozmetik olarak sadece kasanın yanında dikkatimi çeken Batiste kuru şampuanın Blush olanını aldım. Sadece küçük boyu vardı ve Türkiye'dekinden ucuzdu. Onun dışında Mario Badescu, Not Your Mother's, Tangle Teezer ve hatırlamadığım birkaç kozmetik markası daha mevcut. Tabi Urban Outfitters'a ait ojelerin de çeşitleri var.

Gelelim Holanda'nın genelinde çok sık karşılaşabileceğiniz drugstore denilen mağazalara. İstasyonlar da dahil birçok yerde bulabileceğiniz Hema ve Etos Hollanda'ya ait mağazalar. Hema kendi kozmetik markası haricinde kozmetik satmıyor. Burada da genellikle kırtasiyeye odaklandığım için oje ve kaş jeli haricinde kozmetik adına çok alışveriş yapmadım ancak kendi markasının ürün seçenekleri oldukça fazlaydı. 2016 ajandamı almış olmasam Hollandaca olmalarına rağmen ajandalarından da alırdım, o kadar güzel çeşitleri vardı. Etos ise yine kendi markası haricinde Loreal, Maybelline, Rimmel, Max Factor gibi markaların bulunduğu bir mağaza. Bazı Etos mağazalarında Revlon, Bourjois ve Makeup Revolution'a ait ürünler de mevcut. Türkiye'de olmayan markalardan bir de Essence benzeri Miss Sporty var. Burada ilgimi çeken tek şey Essie standı oldu ancak aklımda olan renkleri bulamadım. Hollanda'da bulabileceğiniz diğer bir drugstore markası ise Kruidvat. Kruidvat da sanırım bir Hollanda markası. A.S. Watson Group'a ait bir marka ve yine aynı gruba ait Türkiye'de de bulunan Watsons mağazalarında belli ürünlerine ulaşılabiliyor. Kendi saç ve cilt bakım ürünlerinin yanı sıra Etos'ta satılanlara benzer makyaj markaları satılıyor. Türkiye'de bulunan Essence ve Catrice markalarına ait büyükçe stantları var. Kruidvat'tan da birkaç krem, Essence asansörlü göz kalemi ve yine Türkiye'den çok daha ucuz olan Batiste kuru şampuanı aldım.

Yakında Türkiye'de de açılacağı söylenen İtalyan markası Kiko da birkaç şehirde bulunuyor. Hızlıca girip baktığım mağazasından sadece daha önce bahsettiğim ve çok sevdiğim bordo rimelden ve krem farlarının kızıl-kahve 03 numarasından aldım. Kıyaslama yapmak ne kadar doğru olur bilmiyorum ama genel olarak gördüğüm yurt dışındaki Flormar mağazalarının Kiko'dan bir tık pahalı olduğu. Eğer Kiko Türkiye'ye de benzer bir fiyatla gelirse çok güzel olur.

Büyük kozmetik mağazalarından ICI PARIS XL Chanel, Dior gibi markaların bulunduğu bir kozmetik zinciri. Yine benzer markaları satan Douglas'ta belki Zoeva fırçaları bulurum diye ummuştum ancak online satışta olan fırçalar mağazada satılmıyor. Gitmeden adını duyduğum diğer bir mağaza da Skins Cosmetics'ti. Burası da Dyptique, Aesop gibi yabancı bloggerlardan sıkça duyduğum markaları satıyor. Biraz acele gezdiğim ve tekrar dönerim deyip dönemediğim diğer bir mağaza da kendisi oldu, dolayısıyla buradan hiçbir şey alamadım. Hollanda'ya ait Make-up Studio'nun da birkaç yerde kendi mağazası mevcut. Girip bakmadım ancak mağaza ve ürünler bana biraz Inglot'u anımsattı. Ağırlıklı olarak vücut bakımı, mum gibi ürünler satan Rituals isimli mağazada da güzel ürünler vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Rituals'ın duş köpüklerinden Gratis'te görmüştüm. İlgisini çekenler için birkaç yerde Lush mağazasına da rastladım.

Kozmetik mağazası olmasa da kozmetik de bulunduran bir diğer marka da Primark. Den Haag'da üç katlı büyük bir mağazası var. Burada da kıyafet odaklı dolaştığım için kozmetik reyonu pek ilgimi çekmedi. Kıyafet konusunda ise çok ucuz olduğunu söyleyebilirim. Merak ettiğim ve ikinci gidişimde bakarım dediğim ev eşyaları reyonuna ise gittiğimde kapalı olması nedeniyle bakamadım.

Hangi mağaza olduğunu hatırlamasam da (Etos veya Kruidvat olabilir) Lee Stafford ürünlerini de görmüştüm. Ancak mağazada görmediğim Bleach Blondes mor şampuan ve saç kremini de Amsterdam Schipol havalimanındaki Duty Free'den aldım. Saçlarım doğal renginde ve kumral olmasına rağmen neden aldığımdan emin değilim. Belki saçlarımda değişiklik yaparım diye düşünüyorum ve Türkiye'de de uygun fiyatlı mor şampuan bulması çok kolay değil. Önümüzdeki günlerde bakacağız artık.

Kozmetik alışverişini çok abartmasam da peynir alışverişi biraz abartılı oldu. Eğer siz de gidecek olursanız bol bol peynir yemeyi ihmal etmeyin bence.

Sevgiler.