3 Kasım 2015 Salı

2015 Ekim Favorileri

Bir süredir devam eden iş ve okul yoğunluğumun arasına bir de hastalık eklenmiş şekilde yatarken en azından fotoğraflarını çektiğim yazısının yazılmasını bekleyen blog yazılarımı hazırlayayım dedim. Her ne kadar havalardan hasta olmuş olsam da sonbaharın gelmesinden memnunum.

En son geçen sene aralıkta bir favoriler yazısı yazmış, düzenli yazıp yazamayacağımdan emin olmadığımı söylemişim. Müthiş öngörümde yanılmamışım, ikinci favoriler yazımı ancak bu ay yazıyorum. Yine de aylık olmasa da 2015 senesi için genel bir favoriler yazısı da yazmayı planlıyorum.


Geçtiğimiz ayın başında gündüz kullanım için sade bir temizleyici arayışındayken indirimde bulduğum bu Good Things Manuka Honey Creamy Cleanser'ı aldım. Akşamları biraz daha detaylı ve görece sert bir temizleme işlemi yaptığım için gündüz kullanımında cildimi kurutmayacak standart bir temizleyici istiyordum. Bu açıdan beklentimi karşıladığını rahatça söyleyebilirim. Zaten sabah rutinim oldukça sade: temizle-nemlendir. 

Yüz makyajında uzunca bir süredir fondöten kullanmayı bırakmıştım. Cilde zararlı olduğunu düşünmemden değil elbette, sadece daha doğal duran ürünleri daha çok seviyorum artık. Genellikle renkli nemlendirici üzerine MAC Mineralize Skinfinish pudrayla kendimce ideal bir görüntü yakaladım bu ay. Yapısı ince ve çok matlaştırmayan bir pudra bu. Kaç tane bitirdiğimi hatırlamıyorum bile. Şu an elimdeki eski ambalajlı olan (keşke böyle kalsaydı, yeni ambalajlarını sevmiyorum pek.)

Göz makyajında da oldukça sade bir ay geçirdiğimi söyleyebilirim. Neredeyse her gün aynı makyajı yaptım. Geçen sene alıp da kullanmadığım ve kullanmadığıma üzüldüğüm Kiko Super Colour mascara 05 numara tam sonbaharlık çok hoş bir bordo. Makyajda genellikle doğal tonlar seviyorum ama böyle doğallıktan çok da uzaklaşmayan, yine de makyaja farklılık katan ürünlere de bayılıyorum. Fırsatım olursa birkaç rengine daha bakabilirim. 

Maskaranın ben burdayım diye bağıran bir rengi olmadığından etkisini güçlendirmek için de kirpik diplerimi Kiko Warm Lounge Tones paletindeki bordo ile biraz belirginleştirdim. Bu palet iki sene önceki bir koleksiyona aitti, hala bulunabilir mi bilmiyorum. Her ne kadar bu ay sadece bordoyu kullanmış olsam da paletin renklerini genel olarak çok seviyorum. Tam sonbahar-kış paleti. 

Gözlerde bu kadar kırmızı tonlu bordo kullanmak biraz riskli olabiliyor. Özellikle benim gibi yalnızca kirpik diplerinde kullanıldığında insanı hasta gibi gösterebiliyor. Ben çok yoğun kullanmadığım için öyle bir sıkıntıyla karşılaşmadım ancak yine de gözlerimi biraz daha aydınlık göstermek için iki göz kalemi kullandım. İlki göz içlerime kullandığım Sephora 07 Infinite Beige göz kalemi. Daha önce Rimmel'in ten rengi kalemini kullanmıştım ama rengini kendi ten rengime göre biraz koyu buldum. Sephora'nınki daha açık tonda bir bej ve kalıcılığı da çok daha iyi. Standart kalemlere göre boyu biraz daha uzun. Her gün kullanmama rağmen büyük bir azalma görmedim, o yüzden bu kalemi bitirebileceğimden şüpheliyim. Kullandığım ikinci ürünse H&M Colour Essence Eye Pencil Grand Cru rengi. H&M'in hem göz kalemlerine hem de dudak kalemlerine bayıldım. Dudak kalemlerinin renkleri genelde kırmızının elli tonu olsa da göz kalemlerinde çok güzel renk seçenekleri var. Grand Cru da ışıltılı bir gri-bej. Rengini çok beğenerek alsam da nasıl kullanacağım konusunda kararsızdım. Göz pınarlarıma ve alt kirpik diplerimin iç kısımlarına uyguladığımda çok sevdim. 

Sally Hansen Instant Cuticule Remover adını sıkça duyduğum ancak bu zamana kadar denemediğim bir üründü. Tırnak bakımım ile ilgili daha detaylı bir yazı yazacağım ancak kendisinin tırnak bakımımda en sevdiğim birkaç üründen biri olduğunu söyleyebilirim. Bu üründen sürekli mucize diye bahsettikleri için eğer gerçekten mucize bekleyerek alırsanız hayal kırıklığı yaratabilir ama benim manikürüm de çok basit olduğundan bence gayet yeterli.

Sonbahar ojelerimi yazarken bir süredir soluk leylak-bej ojelere bayıldığımdan bahsetmiştim. Deborah Milano Gel Effect 01 leylak/bej kategorisine girmese de pembe alt tonlu şahane bir bej-nude. Elbette ki sonbaharda bordolar, yeşiller, bronzlar kullandım ama sanırım bu ay en çok kullandığım oje bu oldu. Bir ojeyi sildiğimde aynısını sürdüğüm çok nadirdir ve ben bu ojeyi üç kez üst üste sürdüm. Buradan ne kadar çok sevdiğimi anlaşılabilir sanırım. 

Sevgiler.

20 Ekim 2015 Salı

2015 Sonbahar Ojeleri

Yazı birkaç canlı renk hariç çoğunlukla soluk leylak-bej ojelerle geçiren biri olarak (ki onların da yazısını yazmayı düşünüyorum) sonbaharda daha renkli ojelere yöneldim. Bunda sonbaharın koyu, nötr ve soluk renklerini sevmemin de etkisi büyük.

 

Geçtiğimiz seneyle kıyaslayınca aslında bu seneki seçimlerimin de oldukça benzer olduğunu fark ettim. Gri-bej, bordo, yeşilin bir tonu, bronz ışıltılar... Sanırım sonbahar bana hep bu renkleri anımsatıyor.

Gri-bej benim ojede en sevdiğim renklerden biri diyebilirim. Bu sene de Golden Rose'un 96 numaralı ojesini sıklıkla kullandım. Ojede griyi çok seviyorum ancak soğuk tonlu grileri kendime çok yakıştıramıyorum. Bu oje tam kararında, ne çok bej ne çok gri, fırçası kalın ve oval uçlu (en sevdiğim fırça tipi) ve iki katta tam örtücü.

Sonbahar elbette ki bordosuz geçemezdi. Deborah Milano ojelerini ilk kez yazın başında denemiş bu gel yapıda olanları da çok beğenmiştim. 55 numara orta tonlu sıcak bir bordo. 58 numara da haki-zeytin yeşili tonlarında. Genel olarak bu serinin hem yapılarını hem fırçalarını hem de parlak duruşlarını çok beğeniyorum. Aynı seriden 06 numara da Flormar 323'ün pabucunu dama attırdı diyebilirim.

H&M'in değiştirdiği makyaj koleksiyonunda en başarılı ürünlerin kesinlikle ojeleri olduğunu düşünüyorum. Her markada bulunmayan farklı renkte ve yapıda ojeleri mevcut. Koleksiyon tam da mevsim geçişine denk geldiği için uygun birkaç rengini aldım ben de. Golden Turmeric adı gibi tam bir zerdeçal rengi. Kremsi yapıda ve opak. Lap of Luxury ise uzun zamandır aradığım sedefli nötr bronz kahve. Şu sıralar sedefli ojelere ilgim arttı. Siz de özellikle böyle metalik renkleri seviyorsanız bakır tonlarındaki Russet Spice'a da bakabilirsiniz (fotoğrafı instagram hesabımda mevcut).

Simli ojeleri özellikle sonbahar ve kışa çok yakıştırıyorum. Rival de Loop'a ait 05 numaralı bu oje de renkleri dolayısıyla sonbahar diye bağırıyor resmen. İçinde bronz, bakır ve altın irili ufaklı simler var. En sevdiğim özelliği ise simlerinin yoğun olması. Şeffaf bir baz içerisinde olmasına rağmen birkaç katta opak bir görünüm bile sağlanabilir.

Genel olarak sonbahar boyunca elim bu ve benzer renklere gidiyor. Bunlar dışında sürdüğüm diğer ojeleri görmek isterseniz de Instagram sayfama göz atmayı unutmayın.

27 Ağustos 2015 Perşembe

İlk İzlenim | H&M Kozmetik

H&M bir süre önce bütün kozmetik koleksiyonunu yenileyeceğini açıklamıştı. Daha önce ojeleri dışında kozmetik ürünlerine çok sıcak bakmayan biri olarak Instagram'da yayınlanan görseller beni oldukça heyecanlandırdı. Siyah-beyaz sade ambalaj tasarımları ve ürün çeşitliliğinden de etkilendim. İnternet sitesini kontrol edip ürünleri görünce de her bulduğum fırsatta bir H&M mağazasına gitmeden duramadım. Sonunda Brandium mağazasından birkaç ürün aldım.



Ürünleri birkaç haftadır deneme fırsatım oldu. Açıkçası tek tek uzunca yazmaya gerek görmediğim için genel izlenimlerimi bir yazıda toplamaya karar verdim.

Aldığım ürünler 'Cameo Brown' krem allık, 'Brunette Ambition' ruj, 'Marsala' dudak kalemi ve dudak peelingi. Daha önce Instagram hesabımdan da belirttiğim gibi ambalajlarını kalitesiz buldum. Özellikle allıkların, rujların, farların ve paletlerin ambalajları kırılmaya çok meyilli gibi.

Daha önce yine H&M'e ait bir marka olan &Other Stories'in kozmetik ürünlerini kullanmış ve çok sevmiş biri olarak ürünlere karşı bir ön yargım yoktu. Hatta bu yenilenme ile biraz beklentimin arttığını da söylemeliyim. Belki de bu sebeple ürünler benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Özellikle allığı çok başarısız buldum. Yanağımda kesinlikle durmuyor. Ruj konusunda da kararsızdım. Yapıları çok kremsi ve parlak olduğu için pek benlik olmadığını düşündüm. Yine de rengini farklı bulduğumdan (soğuk bir kahve tonu) aldım. Yapısı dolayısıyla çok kalıcı olmasa da sevdiğiniz bir renk bulursanız denenebilir. En beğendiğim iki ürünse dudak kalemi ve dudak peelingi. Allık ve rujdaki seçimlerim her ne kadar sonbaharı ve kışı çağrıştırsa da dudak kaleminde canlı bir renk seçtim (adı  'Marsala ancak kendisi canlı bir açık turuncu). Bu dudak kalemini ruj gibi tüm dudağıma uyguladım. Mat duruşuna ve kalıcılığına bayıldım. Maalesef ki bu kalemi de birkaç kere kullandıktan sonra kaybettim. Bulamazsam kesinlikle tekrar alacağım. Dudak peelingi ise bir zamanlar Lush'ta da satılan bildiğimiz standart peelinglerden. Daha önce evde şeker ve çeşitli malzemelerle dudak peelingi yapmaya çalışmış, çok da başarılı olamamıştım. Bu yüzden hazır yapılmışını bulmuşken de almak istedim. Güzel bir vanilya kokusu var.

Bu alışverişten sonra aklımda kalan birkaç ürünü daha denedim. Özellikle mat likit rujlarını merak ediyordum. İnternette pul pul döküldüğüne dair çok fazla olumsuz yorum okudum. Ne kadar kötü olabilir ki diye düşünmüştüm ama deneyince gerçekten 10 dakika içinde parça parça döküldüğünü gördüm. Renklerini beğenmeme rağmen onları pas geçip bir göz kalemi ve bir oje aldım. Göz kalemlerinin de en az dudak kalemleri kadar başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ojeleri ise apayrı bir derya deniz. Gerçekten başka markalarda çok bulunmayan değişik renklere ve yapılara sahip. Hala nasıl bir tane oje alıp çıkabildiğime şaşırıyorum.

Merak ettiğim bir seri de saç ürünleri ancak onları henüz hiçbir mağazada görmedim.

Ürünlerin yenilenmesiyle beraber fiyatlarda da bir miktar artış olmuş. Ürünlerin fiyatları hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz H&M'in web sitesinden bakabilirsiniz.

Sevgiler.


1 Temmuz 2015 Çarşamba

Seviyorum, Sevmiyorum

Hepimize olur bazen. İnternette gördüğümüz o çok övülen ürünleri alırız. Beklentimizi karşılamasa da kendimizi ikna etmeye çalışırız. Hele ki ürün pahalıysa kesinlikle övgüleri hak etmeli, güzel durmuyorsa mutlaka yanlış yaptığımız bir şey var. Evet, böyle durumlar yaşadığım da oldu ancak bu ürünler konusunda hala çok emin konuşmak istemediğimi belirtmeliyim. Gerçekten benim yanlış yaptığım bir şeyler mi var yoksa ürünler fazla mı abartılıyor emin olamıyorum. Çünkü ürünleri sevmiyor değilim. Tabiri caizse tam bir "aşk-nefret ilişkisi" durumu var.


MAC Face&Body fondöten belki de bu yazıda olmayı en az hak eden ürün. Çünkü kendisini yıllardır kullanıyorum. Ve birkaç şişe bitirdim. Hatta yenisini bile almayı düşünüyorum. Evet seviyorum ama sanırım herkesin hayatının fondöteni olan bu ürüne benim hayatımın fondöteni olamadığı için haksızlık ediyorum. Oldukça ince yapılı, su bazlı, kapatıcılığı az bir fondöten bu. Parlak bir bitişi olduğu için de özellikle kuru ciltler için harika. Böyle bakıldığında o benim bütün beklentilerimi karşılıyor, ben de onun bütün şartlarını. Ancak neden olduğunu bilmediğim bir şekilde bir şeyler eksik kalıyor. İnsanların yalnızca bunu sürüp çıkmalarına şaşırıyorum çünkü ben sürdüğümde normalde kupkuru olan cildim yüzüme yağ sürmüşcesine parlıyor ve yapış yapış hissi geçmiyor. Hatta sadece bunu kullandığımda insanlarla yanak yanağa öpüşmekten dahi çekiniyorum. Üzerine yine MAC mineralize skinfinish pudra sürerek yıllarca severek kullandım. O haliyle bile bana göre yaz için fazla parlak. Kış içinse evet güzel (hatta her kış aşık oluyorum). Bir de tabi bacaklarım için mükemmel. Belki bacaklarımda kullanmak için C1'den daha koyusunu tercih etmeliyim ama şimdilik bir şekilde kurtarıyorum.

Gelelim herkesin hayatının renkli nemlendiricisine, Nars Pure Radiant renkli nemlendirici. Hiçbir zaman yoğun kapatıcı ürünleri sevemedim. Dolayısıyla arayışlarım hep hafif kapatıcılığı olan ürünler yönünde. Bu ürünü de büyük umutlarla almıştım. İlk kullandığım gün çok aceleyle sürdüğümden bir şey anlamadım. Ertesi gün uyandığımda yanağımda kocaman bir sivilce görene kadar. Üründen kaynaklanmadığını, cildimi iyi temizleyemediğimi düşündüm. İkinci kullanışımda da benzer bir durumla karşılaşınca bu üründen şüphe etmeye başladım ve uzunca bir süre de kullanmaya cesaret edemedim. Şu sıralar tekrar kullanıyorum ve herhangi bir problemle karşılaşmadım ancak benim için sivilce dışında da çeşitli sıkıntıları mevcut. Gözeneklerimin içine dolup benek benek gösteriyor, o da yetmezmiş gibi cildimdeki kuru bölgeleri kabuk kabuk belli ediyor. Cildimi iyi nemlendirip ürünü elimle iyi yedirdiğimde fena değil. Bu ürünle de barışmak için bütün yolları zorluyorum anlayacağınız.

İtiraf: The Balm'ın ambalajlarını hiç sevmiyorum. Benim için fazla kalabalık, renkli, cicili bicili. Birçok kişi için bu ambalajlar ürünleri satın alma sebebiyken ben ürünleri sevsem bile ambalajları yüzünden vazgeçiyorum. Tamamen zevk meselesi olan bu yorumu geçersek, övgülere dayanamayarak aldığım The Balm Hot Mama allıktan bahsedebilirim. The Balm'ın allıkları meşhur malum. Ben de en popülerlerinden biri olan Hot Mama'yı deneyeyim diye aldım. İçinde altın ışıltıları olan pembe-şeftali bir renk. Biraz Nars Orgasm'ı anımsatıyor. Rengi çok güzel ama (evet bütün yazının gidişatı "ama") o ışıltılar... Aslında bu biraz kişisel bir tercih olabilir çünkü allıklarıma baktığımda bu hariç hepsinin mat olduğunu fark ettim. Yine de ışıltıya karşı değilim ancak bu allığın rengini belli edene kadar sürdüğümde yanağım disko topu bile değil altın rengi başka bir şeye dönüşüyor. Bununla da minimal takılıp yoluma devam edebileceğimi düşünüyorum. 

Bir ara delicesine maskara arayışındayken yine övgülere aldanıp aldığım, Max Factor False Lash Effect maskara. Takma kirpik etkisi? Gerçekten mi? Yani elbette ki ürünlerin abartılı isimlerine kanmamak gerektiğinin farkındayım ama nerede takma kirpik etkisi nerede bu maskara. Kirpikleri kıvır, sür, üstten sür, ikinci katı sür, üçüncü katı da sür... Yok... Bir türlü dolgun ya da uzun ya da kıvrık kirpikler (artık nasıl bir takma kirpik istiyorsam) elde edemedim. Kendisi benim beklentisiz günlük maskaram olmaya devam edecekmiş gibi görünüyor ve bitirince tekrar almayı düşünmüyorum.

Revlon henüz ülkemizde bulunmazken bu kalem rujlarını merak ediyordum. Hele ki mat serisi çıktığında mutlaka denemeliyim diye düşündüm. Nitekim geçen yıl birkaç tanesini aldım. Bu renk yanında hafif renk veren bir Lacquer Balm ile birlikte indirimli bir set olarak satılıyordu ama ben sırf bunun için aldım seti (şimdi diğerini bayılarak kullanıyorum). Elimdeki diğer matte balma bakarak şunu diyebilirim, rengine göre durum değişiyor (elimdeki diğer matte balm Sultry renginde ve muhteşem). Revlon Colorburst Matte Balm Audacious canlı bir mercan-turuncu ve adı gibi mat. Evet mat rujlar dudakları kuru gösteriyor ancak bu ruj dudakta resmen parça parça duruyor. Rengini çok sevsem de sadece dudaklarım gerçekten mükemmel durumdayken kullanabildiğim bir ürün. Ve o mükemmelik+bu ruju sürme isteğim maalesef ki küçük bir kesişim kümesi. 

Son olarak bu ürünlerin hiçbirini beğenmediğimi söyleyemem. Hemen hemen hepsi birçok kişi tarafından da çok sevilen ürünler. Olay biraz kişisel tercih, biraz doğru kullanım, biraz da uyumla alakalı sanırım. 

Sevgiler.

25 Haziran 2015 Perşembe

İnceleme | Mat Likit Rujlar

Mat rujların popülerliği malum. Bir de buna likit rujlar da eklenince bütün markalarda mat likit ruj çılgınlığı başladı. Blogumda en çok okunan yazının Sephora'nın mat likit ruju olması ve piyasada da artık alternatiflerin çoğalması sebebiyle ben de elimdeki ürünleri anlattığım detaylı bir yazı hazırlamak istedim.


Kalıcılıkları, yapıları ve görüntüleri sebebiyle mat likit rujlar favori dudak ürünlerim olabilir. Elimde farklı markalara ait birkaç ürün mevcut.


Bourjois Rouge Edition Velvet-02 Frambourjoise: Bourjois Türkiye'den gittikten sonra çıkardıkları bir ürün bu. Ben geçen sene tatildeyken almıştım. Rengi tam da adı gibi, sıcak bir pembe ve kırmızı arasında. Bu ürünle ilgili en sevdiğim şey de rengi zaten. Yapısı tam olarak benim beklediğim gibi değil. Yarı mat ve ne kadar durursa dursun dudakta sabitlenmiyor, yumuşaklığı kalıyor. Tek sürüşte tam olarak opak olmadığından iki kat sürüyorum. Kalıcılığı da yapısı dolayısıyla mükemmel değil ancak tamamen çıksa bile dudakta biraz renk bırakıyor.


Nyx Soft Matte Lip Creme-06 Istanbul: Delicesine beklediğim ürünlerden bir diğeri. Mat rujlar bu kadar yaygın değilken ne çok istemiştim. Nedense Türkiye'ye bütün renkleri gelmedi. Benim bulabildiğim tek renk bu olduğu için bunu aldım, yoksa hiç benlik bir renk değil. Aslında sıcak tonlu görünse de dudağımda daha soğuk tonlu açık bir pembe gibi duruyor. Bunun da yapısı maalesef istediğim gibi değil. Bourjois gibi dudakta yumuşak bir his bırakıyor ve sabitlenmiyor. Yarı mat. Kalıcılığı orta. Bir de bu serinin tüpleri renkli olduğundan dışına bakıp renk seçmek çok sağlıklı olmayabilir. 


Essence XXXL Longlasting Lipgloss Matt Effect-06 Soft Nude: Bunu neden aldığımı ben de bilmiyorum. Bir umut beklediğim gibi çıkar dedim sanırım ama olmadı. Bu diğer ürünler arasında en mat olmayanı. Bildiğimiz likit rujlar gibi biraz. Rengi çok güzel ancak yapısı dolayısıyla çok sık elim gitmiyor. Matlaşmıyor, sabitlenmiyor. Benim için en kötü özelliği ise kokusu. Kokusuna katlanamıyorum. Belki bana kötü bir tane denk gelmiştir ancak almadan önce imkanınız olursa denemenizi öneririm.


Note Mattemoist Lipgloss-404 Jolly: Note markasına bir türlü ısınamadım. Mağazada bazı ürünlerini deneyip çok beğensem bile alasım gelmiyor nedense. Bu ürünün indirimde olduğu bir dönem artık dayanamayıp aldım. Note mat likit ruj furyasına en son katılan markalardan biri bildiğim kadarıyla. Gerçekten de güzel renklere sahip. Benim aldığım renk hafif kiremit rengine çalan bir kırmızı. Rengine gerçekten bayıldım ancak ne yazık ki bu da beklediğim yapıda değil. Yapısı öncekiler gibi yumuşak ve sabitlenmiyor. İlk sürüldüğünde yarı mat ancak bir süre sonra daha da matlaşıyor. Kalıcılığı, yumuşak olmasına rağmen diğerlerinden daha iyi. Yapısı sevdiğim gibi olsaydı birkaç rengini daha almayı düşünebilirdim. 


Pastel Day Long Lipcolor Kissproof-20: Ve pastel mat ruju yarattı. Gerçekten de mat likit ruj adını en çok hak eden ürünlerden biri bu. Bütün beklentilerimi karşılıyor. Rengi benim en sevdiğim tonlarda, günlük kullanılabilecek kahverengimsi doğal bir pembe. Yapısı sürerken yumuşak ancak hemen sabitleniyor ve hiç bir şekilde bulaşmıyor. Tamamen matlaşıyor ve oldukça kalıcı. Bana göre tek olumsuz yanı tüpün ağzı biraz geniş olduğundan çok fazla ürün çıkması. 


Pastel Day Long Lipcolor Kissproof-19: Yukarıda yazdıklarımın aynısı bunun için de geçerli. Rengi harika bir bordo. Özellikle açık tenlilerde çok hoş duracağını düşünüyorum. Böyle koyu renklerde kalıcılık ve bulaşmama daha önemli olduğundan bence bu seride daha çok koyu renk üretilmeli. 20 numaradan farklı olarak bunun için söyleyebileceğim tek şey koyu renkli olduğu için ilk sürüşte homojen durmaması. Ancak sabitlendikten hemen sonra ikinci katı sürerek bu sorunun önüne geçilebilir.


Sephora Cream Lip Stain-13 Marvelous Mauve: Sephora bu mat likit ruj konusunda benim için kesinlikle bir numara. Daha önce de farklı renklerini almak istediğimden bahsetmiştim. Seriye eklenen birkaç renk arasından ilk tercihim bu oldu. Rengi soluk koyu gül kurusu. Yapısı tamamen mat, kuruyunca sabitleniyor dolayısıyla çok kalıcı. 
Elimdeki diğer Sephora Lip Stain'le ilgili yazıya ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Burada çok detaylı bahsetmeyeceğim ama diğer ürünlerle beraber topluca durması için swatchlara tekrar koydum.


Şimdi gelelim genel bir değerlendirmeye. Öncelikle bu ürünlerden beklentinize göre hangi ürünü sevip hangi ürünü sevmeyeceğiniz değişir. Benim beklentim tamamen mat ve kalıcı olması. Özellikle koyu renk ve kırmızı tonlarındaki normal rujlarda ne kadar dudak kalemi kullanırsam kullanayım birkaç saat sonra dudak çevresine dağılma görüyorum. O yüzden sabitlenmesi önemli. Öncesinde bir dudak nemlendiricisi kullandığım için hiçbirinde kurutma problemiyle de karşılaşmadım.


Son olarak benim önerilerime gelirsek kesinlikle Sephora ve Pastel favorim.  Bulaşma yapmıyor, yiyip içince çıkmıyor. Özellikle Pastel'in uygun fiyatlı olması da büyük avantaj. En büyük sıkıntıları her iki markada da renk çeşitlerinin az olması. Yine de Sephora'dan yaz için son eklenen canlı renklerinden deneyebilirim. En beğenmediklerim ise Essence ve Nyx. Özellikle Nyx benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Seveni çok olduğu için yine de almayı düşünüyorsanız denemenizi öneririm.

Bourjois hariç diğerlerine rahatça ulaşabileceğinizi düşünüyorum. Bourjois için de instagramda satış yapan hesaplara bakabilirsiniz.

Bu yazıyı hazırladıktan sonra ColourPop markasının mat likit rujlarına denk geldim. Birkaç rengini almayı aklıma koydum bile. Mükemmel görünüyorlar.

Mat demiş miydim? 

5 Mayıs 2015 Salı

Urban Decay Naked2 Basics



Urban Decay'in Sephora'larda satılmaya başladığını duymayan kalmamıştır diye tahmin ediyorum. Darısı diğer beklediğimiz markaların başına.


Naked2 Basics tam da adına yakışır şekilde az ancak öz renkler barındıran küçük bir far paleti. Orjinal Basics palete göre daha soğuk tonlar içerdiği söyleniyor ancak bana kalırsa renkler o kadar da 'soğuk' tonlu değil. Hatta renk çeşitliliğinden dolayı orjinal Basics'ten daha çok kişiye yakışacağını düşünüyorum.


Orjinal Basics paletteki gibi içerisinde 5 mat bir de yarı mat/satin far bulunuyor. Skimp paletteki tek satin yapıdaki far. Açık bir bej rengi ve çoğu yorumun aksine benim açık tenimde bile güzel bir aydınlatma sağladı. Stark palette daha bej-ten rengi gibi dursa da benim tenimde açık şeftali tonlu bir bej gibi durdu.  Şu sıralar böyle renkleri sevdiğimi söylemiştim dolayısıyla bu yaz en sık kullanacağım renklerden biri olacağını tahmin ediyorum. Frisk tam bir açık 'taupe'. Benim makyajda en sevdiğim tonlar böyle soğuk kahveler. Tüm göz kapağına uygulamak için çok hoş bir renk. Cover alırken çok ilgimi çekmemesine rağmen favorilerimden biri oldu bile. Soluk sıcak orta tonlu bir kahverengi. Primal da Cover gibi ilgimi çok çekmeyen bir fardı ancak gözün katlanma bölgesine gölge yapmak için oldukça ideal bir soluk koyu kahverengi. Undone paletin en koyu rengi. Soğuk tonlu, siyaha çalan çok koyu bir kahverengi.


Yapıları ve renk vermelerini oldukça başarılı buldum. Yine de bir kıyaslama yapmak gerekirse renk olarak favorim Frisk, yapı olarak ise Cover. Bazsız olarak da kalıcı olmalarına rağmen uzun saatler sonunda çizgilerde birikme yapabiliyor. Baz kullandığımda maksimum 13 saat gözümde kaldı ve ne renklerde solma ne de çizgilenme yaşadım.

Boyut olarak küçük olması ve renk kombinasyonunun çeşitliliği sebebiyle joker bir palet olacağını düşünüyorum. Hem gölgeli hafif makyajlara hem de dumanlı koyu makyajlara uygun renkler. Mat far sevenlerin beğeneceğinden eminim.

Urban Decay Naked2 Basics paleti -ne mutlu ki artık- Sephora'larda bulabilirsiniz. Fiyatı 95 tl ancak ben Black Card inidirimiyle 85 tl'ye aldım.

Sevgiler.



21 Nisan 2015 Salı

Sephora Colorful Shadow&Liner - Pretty Little Thing

Baharın gelişinden midir bilmem şu sıralar renkli makyaj ürünleri almaya çok meyilliyim. Hatta şaşırtıcı bir biçimde elim sürekli kahve tonları dışındaki ürünlere gidiyor.

Geçtiğimiz hafta da Sephora'da gezerken yeni geldiğini tahmin ettiğim -ya da yeni gördüğüm- kalem formundaki farlara gözüm takıldı. Özellikle mat olanlardan birkaçının rengini çok beğendim ve denemek için Pretty Little Thing'i almaya karar verdim. Belki baharlık canlı bir renk değil ancak benim için kahve olmaması bile iyi bir başlangıç.


Sephora Colorful Shadow&Liner suya dayanıklı tombul bir göz kalemi. Sürerken oldukça kremsi, dağıtması çok kolay ancak sabitlendikten sonra kesinlikle dağılmıyor. Yapısı bu açıdan çok hoşuma gitti.


 Benim aldığım renk Pretty Little Thing, mat, pembe alt tonlu bir ten rengi olarak geçiyor. Sıcak bir pembe olması sebebiyle bir süredir aklımda olan şeftali far isteğimi karşılar mı diye düşündüm ancak istediğimden biraz daha açık bir renk. Yine de dediğim gibi bahar için kahverengilere güzel bir alternatif olacağını düşünüyorum.


Soğuktan kızarmış ten rengimi göz ardı edersek -Nisan ayının ortasında!- renk görüldüğü üzere oldukça güzel bir şeftali/pembe. Benim için nötr sayılabilecek bir renk olduğundan toz farların altına iyi bir baz görevi görebileceğini de tahmin ediyorum. Henüz denemedim ancak Mac'in Quarry farıyla uyumlu olabileceğini düşünüyorum.

Her ne kadar far olarak kullanmak için aldıysam da ten rengine yakın bir renk olduğu için göz içinde de denedim ancak kalıcılığı konusunda çok emin değilim. Yine de biraz daha denedikten sonra karar vereceğim. Göz üstündeki performansının başarılı olduğunu söyleyebilirim ama.

Son zamanlarda Sephora'nın hem fırçalarına hem de makyaj ürünlerine takmış durumdayım. Bence fiyatlarına göre çok başarılı ürünler çıkarıyorlar. Yakın zamanda meşhur Lip Cream'lerinin yeni renklerinden birinin de yazısını yazacağım. Elimden düşüremiyorum çünkü.

Bu ürünü Sephora'larda bulabilirsiniz. Fiyatı 30 tl.

6 Mart 2015 Cuma

Başucumdakiler

Uzun bir zamandır paylaşım yapamıyordum. Bunun sebebi çok yoğun bir dönem geçirmem. Hem geçici bir taşınma dönemindeyim hem de iş ve okul ile ilgili şeyler yüzünden bölünmüş durumdayım ve bu süreçte maalesef ki kendime ve bloga çok fazla vakit ayıramıyorum. En kısa zamanda tekrar yazmaya başlamayı düşünüyorum.


Yeni yıl kararlarımda uyku düzenimin bozuk olduğundan bahsetmiştim. Özellikle yoğun ve stresli dönemlerde bazen mecburen bazen de istemsiz olarak uykusuz kalabiliyorum. Bunun önüne geçmek için uyku öncesi rahatlatıcı yöntemlere başvuruyorum. Bunlardan biri Bath&Body Works Aromatherapy Lavander Vanilla Pillow Mist. Bu lavanta ve vanilya kokulu rahatlatıcı bir yastık spreyi. Yüzüme değdirmemek amacıyla yastığıma sıkmasam da yatmadan önce yorganıma biraz sıkıyorum. Kokusu dolayısıyla gerçekten rahatlatıcı bir etkisi var. Onun dışında bitki çayları da bu konuda oldukça yardımcı oluyor. 

Gün içinde el kremi kullanmayı unutabilen bir insanım ancak gece yatarken iki adımlık temel rutinimin vazgeçilmezi el kremi. Favorim, kokusuna hayran kaldığım ve çanta boyunu da almyı düşündüğüm &Other Stories Arabesque Wood Hand Lotion. Yapısı harika ve kokusu inanılmaz kalıcı. Bunu gün içinde kullandığımda parfüm zannedenler bile oldu.

Parmakla sürülen dudak nemlendiricilerini dışarıda kullanmak için çok da hijyenik bulmuyorum. Genelde satın almıyorum hatta. Övgülere dayanamayıp aldığım Blistex Medplus dudak kremini de bu sebeple yatmadan önce kullanıyorum. Ağır mentollü bir kokusu var ve bana kalırsa nemlendirme veya iyileştirme özelliği çok iyi değil. Yoğun nemlendirici dudak kremi önerileri varsa değerlendirmek isterim.

Uykumu bir düzene sokabildiğim dönemlerde en sevdiğim şeylerden biri de yatmadan önce kitap okumak. İnternette farkında olmaksızın saatler geçirebiliyorum, bu sebeple mümkün olduğunca yatarken teknolojiden uzak kalmaya çalışıyorum. Büyük bir hevesle aldığım Not That Kind of Girl ve Girlboss'u henüz okuma fırsatım olmadı çünkü geçici olarak taşınmam sebebiyle kendilerini yanıma almadım. Bir süredir işten geldikten sonra da vaktim ve enerjim yettiğince çalışmak durumundayım ancak bu dönemi geçirdiğimde keyifle okuyacağımı düşünüyorum.

Sevgiler.

15 Ocak 2015 Perşembe

Rimmel London Salon Pro-Saturn

Şu sıralar yine ojelere merak sarmış durumdayım. Hangi mağazaya girsem ojelere bakmadan ve birkaçını almadan çıkamıyorum. Bugün de bayılarak aldığım bir ojeyi paylaşacağım.


Geçtiğimiz günlerde Instagram hesabımdan paylaştğım bu ojeyi bir Watsons ziyaretim sırasında keşfettim. Rimmel ojeleri ne kadar sevdiğimden daha önce bahsetmiştim. Sürekli aynı renkleri görmekten sıkılsam da arada bakıyorum standına. Bu oje de Kate Moss'un sonbahar için hazırladığı koleksiyona aitmiş. Gezegen temalı beş ojenin bulunduğu koleksiyondan sadece Mercury ve Saturn renklerini bulabildim. Saturn'e görür görmez bayıldığım için de hemen alıp denemek istedim.


Saturn her ne kadar kahverengi gibi dursa da saydam siyah baz içerisinde muhteşem bronz-altın ışıltılara sahip bir oje. Bana biraz Flormar Havana'yı anımsattı. Fırçası Salon Pro'ların klasik geniş oval uçlu fırçalarından. Sürümü oldukça rahat, iki katta tamamen opak oluyor ve fırça izi bırakmıyor. Sonbahara da çok yakışacağını düşündüğüm bu ojeyi bu kış severek kullanacağımı düşünüyorum.

Rimmel London ojeleri Watsons mağazalarında bulabilirsiniz.

9 Ocak 2015 Cuma

Hassas, Kuru/Nemsiz Cilt Bakımı

Cilt bakımına makyajdan daha meraklıyım sanırım. Çünkü cildim iyi görünmeden makyajımın da iyi görünmeyeceğini biliyorum. Yıllar içinde cildimi mahvettiğim başarısız denemelerim olsa da şimdilik fena olmayan bir rutin buldum diye düşünüyorum.


Öncelikle şunu söylemeliyim ki bir cilt bakım uzmanı değilim. Burada edindiğim bilgiler de tamamen kendi araştırmalarım sonucu elde edilmiş şeyler. Şu an kullandığım her ürün de yüzde yüz çok faydalı veya rutinim eksiksiz diyemem. Hala deneme-yanılma ve araştırma safhasındayım. Şimdilik kullandığım ürünler hakkında olumlu ve olumsuz fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle biraz cildimden bahsetmem gerekirse kuru, karmaya dönük hassas bir cilde sahibim. Ancak en önemli nokta cildimin nemsiz olması. Cilt bakımının Türkçenin azizliğine uğradığını düşünüyorum. Dry ve dehydrated kelimelerinin dilimizdeki ortak karşılığı maalesef ki kuru. Kuru bir cilt tipiyken, nemsizlik bir cilt durumu. Yani cilt tipiniz yağlı olsa bile cilt dokunuz pütür pütür olabilir ve hatta iyi nemlendirmediğiniz için cildiniz daha da fazla yağ bile salgılayabilir. Cildinizi iyi gözlemlerseniz neye ihtiyacı olduğunu anlayabilirsiniz. Eğer cildinizin kuru mu yoksa nemsiz mi olduğunu kestiremiyorsanız Caroline Hirons'un bu konudaki yazısını okuyabilirsiniz.


Temizleme: Şu an kullandığım günlük bir temizleyicim yok maalesef. Şimdilik ara sıra Mario Badescu Glycolic Foaming Cleanser kullanıyorum. Cildim hassas olduğundan fiziksel peelingleri pek kullanamıyorum. Daha önce yaptırdığım bir cilt analizinde cilt bakım uzmanı kılcal damarlarımın yüzeye çok yakın olduğundan ve fiziksel peeling kullandığımda bunları çatlatıp kırmızı lekelere sebep olabileceğimden bahsetmişti. Kimyasal peeling olayını da ilk kez o zaman duydum. Cildinizdeki ölü deriyi içeriğindeki asit sayesinde soyuyor. Glikolik asit sanırım en çok bilinen versiyonu. Ben de glikolik asitle Mario Badescu ürünleri sayesinde tanıştım. Bu ürün her ne kadar temizleyici olarak geçse de internette sık kullanımının zararlı olduğunu okuduğum için ben de haftada birkaç kez kullanmayı tercih ediyorum. Günlük kullanmama sebeplerimden biri de köpürüyor olması. Yani içerisinde SLS var. Bu da kurumaya meyilli cildimi iyice kurutuyor. O yüzden şu sıralar köpürmeyen günlük bir temizleyici arayışındayım.


Tonik: Bunlar sanırım benim cilt bakımımın demirbaşları oldular bile. Glikolik asitli ürünler cildimi tahriş etmeden o pul pul görüntüyü alıyor. Bu iki ürünü de günlük olarak akşamları kullanıyorum. Mario Badescu Glycolic Acid Toner'ı temizleyiciyle beraber almıştım. İçeriği oldukça sade. Bu ürünü kullandıktan sonra gerçekten de cildimdeki farkı gözlemleyebildim. Ben bunu internetten oldukça uygun bir fiyata satın almıştım ve maalesef artık bulamıyorum. Tam da bu arayışlarım sırasında Nip+Fab markasıyla tanıştım. Türkiye'ye yeni gelen bir marka ve Watsons'larda satılıyor. Biraz araştırma yaptıktan sonra da Nip+Fab Glycolic Fix Exfoliating Facial Pads ürününü denemeye karar verdim. Bu ürün de yine glikolik asitli bir tonik emdirilmiş ince disk pedlerden oluşuyor. Şu ana kadar bu ürünle de bir sıkıntı yaşamadım. İkisinden de oldukça memnunum. Toniğin amacını eskiden hiç anlamasam da şimdi cilt bakımımın kesinlikle en vazgeçilmez adımlarından biri.

Benim kullandığım glikolik asitli ürünler bunlar. Dediğim gibi ben bunları akşamları kullanıyorum. Eğer siz de glikolik asitli veya kimyasal olarak soyucu bir ürün kullanacaksanız cilt yüzeyini hassaslaştırdığını unutmayın. Ve illa ki gündüz kullanacaksanız bu ürünlerden sonra güneş koruyucu sürmeyi ihmal etmeyin lütfen.


Peeling: Gelelim küçük kaçamaklara. Pek peling yapmadığımı söylemiştim. Yine de bazı zamanlar cildim o kadar pul pul oluyor ki anlık bir şeyler kullanarak o durumdan kurtulmak istiyorum. İşte böyle bir gazla aldığım bir ürün de bu Yves Rocher Apricot Fruity Scrub (Affet Caroline). Ürün hakkında söyleyebileceğim en olumlu şey kokusu çok güzel. Onun dışında kremsi bir yapısı var içerisinde irili ufaklı tanecikler barındırıyor. Bildiğiniz peeling yani. Bitirirsem de bir daha alacağımı sanmıyorum (ki zaten satıştan kalkmış sanırım). Diğer bir kaçamağımsa yüzümü bir fırça ile yıkamak. Bu da her gün yaptığım bir şey değil. Muji'den aldığım bu yüz fırçası oldukça yumuşak görünüyordu ama anladım ki böyle şeyler alırken ele çok da güvenmemek gerekiyormuş. Yüzümde o kadar sert ki. Her gün kullanabileceğim bir şey kesinlikle değil. Sırf bu yüzden çok merak ettiğim halde Clarisonic almaya da cesaret edemiyorum. Son kullandığım ürün aslında o kadar da peeling görevi görmüyor. Sephora'nın silikon pedi. Bu aralarında en nazik olanı. Bunu da en başta bahsettiğim Mario Badescu temizleyicimle beraber kullanıyorum. 


Nem maskesi: Benim için glikolik asitten sonraki dönüm noktası da kesinlikle nem maskesi. Glikolik asitle tanışmadan önce cildimin kuruluğuyla başa çıkamadığım bir zamanda Bioderma Moisturising Mask ile tanıştım. Kullanımı başta oldukça değişik geldi. Krem formundaki ürünü yüzüme sürüyorum ve 10 dakika sonra bir disk pamuk yardımıyla siliyorum. Sonuç mükemmel. Cildim hiç olmadığı kadar yumuşak. Bitince kesinlikle alacağım ürünlerden. Kullandığım diğer bir ürün de Miranda Kerr'in cilt bakım markasından Kora Organics Hydrating Mask. Bu markayı daha önce hiç duymamıştım. Bunu da bir arkadaşımın aldığı ürünlerin yanında hediye olarak yollamışlar ancak kendisi kullanmadığı için bana hediye etti. Denediğim tek nem maskesi Bioderma olduğundan bu ürün bana biraz farklı geldi. Yapısı kil maskesi gibi. Yüzünüze sürüyorsunuz, kuruyor ve sonra suyla yıkıyorsunuz. İçerisinde hassas ciltler için faydalı olan aloe vera ve gül suyu gibi şeyler var. Bu ürün cildimde Bioderma gibi bir etki yaratmasa da verdiği hissi sevdim. Biterse tekrar alma gibi bir durumum olmaz sanırım çünkü Türkiye'de satılmıyor ve ulaşması oldukça zor bir marka.  


Nemlendirme: Herhalde en çok zorlandığım şeylerden biri de cildime uygun bir nemlendirici bulmak oldu. Aldığım ürünler ya hiç etki etmedi ya da yapış yapış yaptı yüzümü. Dediğim gibi kuru ve nemsiz arasındaki farkı iyi bilmek gerekiyor. Cildinizi kuru zannedip ona göre ürün alıp yok yere yağa bulamanız olası. Bundan önce en severek kullandığım ürün Bioderma Sensibio Light kremiydi. Kışın hem hava şartlarından hem de evde bulunduğum süreçte ısıtıcıların  havayı kurutmasından daha etkili bir ürün arayışına girdim. Kiehl's Ultra Facial Cream'i aslında kısa sayılabilecek bir süredir kullanıyorum. Şimdilik oldukça memnunum. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'daki kar fırtsınasında da test etme imkanım oldu. Eve geldiğimde cildim hala yumuşaktı. Üzerinde 'hydrating formula' yazıyor. Dolayısıyla kurudan ziyade nemsiz ciltler için iyi olabileceğini düşünüyorum. Ben denemek için küçük boyunu almıştım. Memnun kalmaya devam edersem büyük boyunu da alırım muhtemelen. Tek sevmediğim özelliği kavanozda olduğundan tüpteki kremlere nazaran daha az hijyenik olması.


Göz çevresi bakımı: En ihmal ettiğim adım bu sanırım. Göz çevremde morluk veya kırışıklık problemim yok pek. O yüzden göz kremi kullanmayı hiç düşünmedim. Ama hem yaşımın ilerlemesi hem de çok yoğun olmasa da her gün göz makyajı yapmam sebebiyle biraz kuruluk hissetmeye başlamıştım. İyi bir nem tutucu olduğunu bildiğimden de hyaluronic asitli bu kremle bir başlangıç yapmaya karar verdim. Mario Badescu Hyaluronic Eye Cream ince yapılı ve biraz da yağlı bir krem. Bence gündüz kullanıma ve makyaj altına hiç uygun değil. Sürünce yapışkan hissi uzunca bir süre devam ediyor. Bu sebeple bu ürünü de akşamları kullanıyorum. Bitirebilir miyim emin değilim çünkü yapısı sebebiyle çok az bir miktar yetiyor. Bitirirsem de tekrar alacağımı sanmıyorum. 


Makyaj temizleme: Bu ürünü bilmeyen yoktur sanırım. Yıllar önce Lisa Eldridge'den duyup almıştım ve o günden beri kaç şişe bitirdiğimi hatırlamıyorum bile. Bioderma H2O Micelle Solution özellikle hassas ciltler için uygun bir temizleyici. Gördüğünüz gibi benimki bitmek üzere. Bitince yine yenisini alırım diye düşünüyorum. Makyaj temizleme konusunda benim için yeterli ancak ne kadar olursa olsun ardından mutlaka cildimi tekrar temizliyorum. Yani benim için sadece bir ön temizleyici. 


Termal su: Termal su kavramı da benim için çok yeni. Hala da ne iş yaradığını çok çözmüş değilim. Ama özellikle yazın yüzüme sıktığımda rahatlatıcı etkisini seviyorum. Avène Thermal Spring Water'ın bu küçük versiyonunu bazen çantamda da taşıyorum. Özellikle hassas ciltleri rahatlattığı söyleniyor. Ben çok mucize bir etkisini görmedim. Önümüzdeki yaz daha sık kullanıp gözlemlemeyi düşünüyorum. 

Cilt bakımımda kullandığım bütün ürünler bunlar değil tabi. Bunlar daha çok kuru, nemsiz ve hassas ciltler için uygun olabileceğini düşündüklerim. Dediğim gibi hala kesin bir rutin belirlemiş değilim. Hala eksiklerim var (güneş kremi gibi). Bunların dışında daha genel kullanılabilecek ürünlerin olduğu ikinci bir kısmı da belki ileride yazabilirim.

Ürünlerin bir çoğu eczanelerden veya bahsettiğim mağazalardan kolayca ulaşılabilir. Tekrar belirtmek istiyorum ki ben bir cilt bakım uzmanı değilim, sadece ilgi alanım olduğundan araştırıyorum. Cildiniz ciddi anlamda problemliyse bir uzmana danışmanız en doğrusu olacaktır.

Sevgiler.

5 Ocak 2015 Pazartesi

2014 Aralık Favorileri

 Bu yazıyı Aralık ayının sonunda yayınlamayı planlıyordum, biraz gecikti. Her ay favoriler yapabilir miyim bilmiyorum ama son dönemde severek kullandığım ürünlerden bahsetmek istedim.


Bu ay makyaj konusunda oldukça sadeydim. Yüz makyajım için ince bir baz ve çok sade bir göz makyajı ile bütün ayı geçirdim diyebilirim. Kışın genelde daha kapatıcı ürünler kullanmayı tercih etsem de bu ay The Balm-Balm Shelter renkli nemlendiriciyi neredeyse her gün kullandım. Kapatıcılığı az olduğundan çok doğal duruyor. Benim için tek dezavantajı light renginin bende biraz koyu durması. Ama çok ince bir ürün olduğundan tolere edilebilir olduğunu düşünüyorum.

Aylardır elimde olup da bu ay kıymetini anladığım bir ürün de Real Techniques Stippling Brush. Daha önce krem allıklarımla kullanmıştım ama çok da bayıldığım bir fırça değildi. Bu ay renkli nemlendiricimi hep bununla uyguladım ve yüzümdeki duruşuna bayıldım. Renkli nemlendiricilerle çok güzel bir ikili olduğunu düşünüyorum.

Göz makyajımda ise bu ay Benefit Creaseless Cream Shadow r.s.v.p. dışında bir şey kullanmadım neredeyse. Açık pembe-bej-şampanya tonlarında sedefli bir krem far. Çok hoş bir ışıltı katıyor gözlere. Yoğun maskara ile çok güzel bir görüntü olduğunu düşünüyorum.

Bu kadar sade yüz ve göz makyajına elbette ki kırmızı dudaklar eşlik etti. Sephora cream lip stain'i ne kadar sevdiğimi daha önceden söylemiştim. Hem onun bitmeye yakın olması hem de elimdeki ürünleri kullanmak istemem sebebiyle MAC Ruby Woo'ya dönüş yaptım. Onun dışında bu ayın başında aldığım Digital World setinden çıkan Nars Velvet Matte Lip Pencil Cruella'yı da sıkça kullandım. Ruby Woo'ya göre daha koyu bir kırmızı. İkisi de sade makyajlarımın vazgeçilmezleri oldu bu ay.

Mat rujları sürünce dudakları nemlendirmek de şart oldu tabii. Onun için de daha önce bahsettiğim Nuxe Rêve de Miel Lip Moisturizing Stick kurtarıcım oldu. Kırmızı ruj sürmediğim günlerde bile çantamdan hiç ayırmadım.

Cilt bakımında ise bu ay yeni tanıştığım bir ürün var. Cilt bakımımla ilgili daha detaylı bir yazı yazacağım için şimdilik çok kısa bahsedeceğim. Nip+Fab Glycolic Fix Exfoliating Facial Pads tam da glikolik asitli toniğim bitmek üzereyken imdadıma yetişti. Kuru ve hassas cilter için kurtarıcı.

Yine bu ay denemeye başladığım bir diğer ürün Giovanni Powder Power Dry Shampoo. Geçtiğimiz ay Gratis'in indiriminden faydalanıp her markanın kuru şampuanını almıştım denemek için. Bu aralarında en farklı olanı. Şişe içinde toz pudra halinde. Kullanımı diğerlerine göre daha zor ama spreylerde olduğu gibi pudrasız boş hava sıkma derdi yok en azından.

Gaçtiğimiz ay başında Instagram'da yılbaşı ruhuna girdiğimi paylaşmıştım. Bu ay benim için simli oje ayı oldu resmen. Çıkarırken her ne kadar lanet etsem ve "simli oje sürmeyeceğim" desem de ardı ardına simli oje sürdüm hep. Elbette ki yeni yıl ruhuna en çok yakıştırdıklarım kırmızı simliler. China Glaze Ruby Pumps şeffaf kırmızı baz içerisinde küçük kırmızı simlere sahip. İki katta opak oluyor ama ben altına kırmızı hatta bordo bir ojeyle daha çok beğeniyorum. Diğer bir sevdiğim oje de Golden Rose Carnival Nail Color 15. Şeffaf baz içinde büyük, küçük, altıgen ve uzun ince, mat kırmızı simler barındırıyor. Bunu da genelde ten rengi ve bej ojeler üzerinde kullanıyorum. Güzel bir kontrast oluşturuyor.

Bunlar bu ay kozmetiğe dair sevdiğim ürünlerdi. Bundan sonra kozmetik dışındaki favorilerimden de ara sıra bahsetmeyi düşünüyorum. Bu ay için de beni oldukça heyecanlandıran kozmetik dışı bir favorimden bahsetmek istiyorum: Black Mirror. Black Mirror iki sezonluk her sezonda üç bölüm bulunan bir mini dizi. Teknoloji ve insan ilişkisinin karanlık tarafını anlatan distopik bir dizi diyebiliriz.  Birkaç sene önce bütün bölümlerini iki günde izlemiştim. Bu sene de Noel'e özel White Christmas bölümünü çıkardıklarını duyunca çok sevindim. Eğer biraz karamsar ve gizemli şeyleri seviyorsanız izlemenizi tavsiye ediyorum.



Son zamanlardaki favorilerim bu şekildeydi. Siz de sevdiğiniz şeyleri paylaşırsanız çok memnun olurum. Yeni yıl kararlarımdan biri yeni deneyimlerdi. Belki bu sayede ben de yeni bir şeyler öğrenebilirim.

Sevgiler.