1 Temmuz 2015 Çarşamba

Seviyorum, Sevmiyorum

Hepimize olur bazen. İnternette gördüğümüz o çok övülen ürünleri alırız. Beklentimizi karşılamasa da kendimizi ikna etmeye çalışırız. Hele ki ürün pahalıysa kesinlikle övgüleri hak etmeli, güzel durmuyorsa mutlaka yanlış yaptığımız bir şey var. Evet, böyle durumlar yaşadığım da oldu ancak bu ürünler konusunda hala çok emin konuşmak istemediğimi belirtmeliyim. Gerçekten benim yanlış yaptığım bir şeyler mi var yoksa ürünler fazla mı abartılıyor emin olamıyorum. Çünkü ürünleri sevmiyor değilim. Tabiri caizse tam bir "aşk-nefret ilişkisi" durumu var.


MAC Face&Body fondöten belki de bu yazıda olmayı en az hak eden ürün. Çünkü kendisini yıllardır kullanıyorum. Ve birkaç şişe bitirdim. Hatta yenisini bile almayı düşünüyorum. Evet seviyorum ama sanırım herkesin hayatının fondöteni olan bu ürüne benim hayatımın fondöteni olamadığı için haksızlık ediyorum. Oldukça ince yapılı, su bazlı, kapatıcılığı az bir fondöten bu. Parlak bir bitişi olduğu için de özellikle kuru ciltler için harika. Böyle bakıldığında o benim bütün beklentilerimi karşılıyor, ben de onun bütün şartlarını. Ancak neden olduğunu bilmediğim bir şekilde bir şeyler eksik kalıyor. İnsanların yalnızca bunu sürüp çıkmalarına şaşırıyorum çünkü ben sürdüğümde normalde kupkuru olan cildim yüzüme yağ sürmüşcesine parlıyor ve yapış yapış hissi geçmiyor. Hatta sadece bunu kullandığımda insanlarla yanak yanağa öpüşmekten dahi çekiniyorum. Üzerine yine MAC mineralize skinfinish pudra sürerek yıllarca severek kullandım. O haliyle bile bana göre yaz için fazla parlak. Kış içinse evet güzel (hatta her kış aşık oluyorum). Bir de tabi bacaklarım için mükemmel. Belki bacaklarımda kullanmak için C1'den daha koyusunu tercih etmeliyim ama şimdilik bir şekilde kurtarıyorum.

Gelelim herkesin hayatının renkli nemlendiricisine, Nars Pure Radiant renkli nemlendirici. Hiçbir zaman yoğun kapatıcı ürünleri sevemedim. Dolayısıyla arayışlarım hep hafif kapatıcılığı olan ürünler yönünde. Bu ürünü de büyük umutlarla almıştım. İlk kullandığım gün çok aceleyle sürdüğümden bir şey anlamadım. Ertesi gün uyandığımda yanağımda kocaman bir sivilce görene kadar. Üründen kaynaklanmadığını, cildimi iyi temizleyemediğimi düşündüm. İkinci kullanışımda da benzer bir durumla karşılaşınca bu üründen şüphe etmeye başladım ve uzunca bir süre de kullanmaya cesaret edemedim. Şu sıralar tekrar kullanıyorum ve herhangi bir problemle karşılaşmadım ancak benim için sivilce dışında da çeşitli sıkıntıları mevcut. Gözeneklerimin içine dolup benek benek gösteriyor, o da yetmezmiş gibi cildimdeki kuru bölgeleri kabuk kabuk belli ediyor. Cildimi iyi nemlendirip ürünü elimle iyi yedirdiğimde fena değil. Bu ürünle de barışmak için bütün yolları zorluyorum anlayacağınız.

İtiraf: The Balm'ın ambalajlarını hiç sevmiyorum. Benim için fazla kalabalık, renkli, cicili bicili. Birçok kişi için bu ambalajlar ürünleri satın alma sebebiyken ben ürünleri sevsem bile ambalajları yüzünden vazgeçiyorum. Tamamen zevk meselesi olan bu yorumu geçersek, övgülere dayanamayarak aldığım The Balm Hot Mama allıktan bahsedebilirim. The Balm'ın allıkları meşhur malum. Ben de en popülerlerinden biri olan Hot Mama'yı deneyeyim diye aldım. İçinde altın ışıltıları olan pembe-şeftali bir renk. Biraz Nars Orgasm'ı anımsatıyor. Rengi çok güzel ama (evet bütün yazının gidişatı "ama") o ışıltılar... Aslında bu biraz kişisel bir tercih olabilir çünkü allıklarıma baktığımda bu hariç hepsinin mat olduğunu fark ettim. Yine de ışıltıya karşı değilim ancak bu allığın rengini belli edene kadar sürdüğümde yanağım disko topu bile değil altın rengi başka bir şeye dönüşüyor. Bununla da minimal takılıp yoluma devam edebileceğimi düşünüyorum. 

Bir ara delicesine maskara arayışındayken yine övgülere aldanıp aldığım, Max Factor False Lash Effect maskara. Takma kirpik etkisi? Gerçekten mi? Yani elbette ki ürünlerin abartılı isimlerine kanmamak gerektiğinin farkındayım ama nerede takma kirpik etkisi nerede bu maskara. Kirpikleri kıvır, sür, üstten sür, ikinci katı sür, üçüncü katı da sür... Yok... Bir türlü dolgun ya da uzun ya da kıvrık kirpikler (artık nasıl bir takma kirpik istiyorsam) elde edemedim. Kendisi benim beklentisiz günlük maskaram olmaya devam edecekmiş gibi görünüyor ve bitirince tekrar almayı düşünmüyorum.

Revlon henüz ülkemizde bulunmazken bu kalem rujlarını merak ediyordum. Hele ki mat serisi çıktığında mutlaka denemeliyim diye düşündüm. Nitekim geçen yıl birkaç tanesini aldım. Bu renk yanında hafif renk veren bir Lacquer Balm ile birlikte indirimli bir set olarak satılıyordu ama ben sırf bunun için aldım seti (şimdi diğerini bayılarak kullanıyorum). Elimdeki diğer matte balma bakarak şunu diyebilirim, rengine göre durum değişiyor (elimdeki diğer matte balm Sultry renginde ve muhteşem). Revlon Colorburst Matte Balm Audacious canlı bir mercan-turuncu ve adı gibi mat. Evet mat rujlar dudakları kuru gösteriyor ancak bu ruj dudakta resmen parça parça duruyor. Rengini çok sevsem de sadece dudaklarım gerçekten mükemmel durumdayken kullanabildiğim bir ürün. Ve o mükemmelik+bu ruju sürme isteğim maalesef ki küçük bir kesişim kümesi. 

Son olarak bu ürünlerin hiçbirini beğenmediğimi söyleyemem. Hemen hemen hepsi birçok kişi tarafından da çok sevilen ürünler. Olay biraz kişisel tercih, biraz doğru kullanım, biraz da uyumla alakalı sanırım. 

Sevgiler.